0
kurtuluş savaşı
i̇stanbul, 16 mart 1920 günü işgal kuvvetlerince resmen işgal edilir. kurtuluş savaşı dönemi'nde işgal kuvvetlerine mensup özellikle i̇ngiliz ve fransız askeri takımlarıyla yapılan futbol maçları, i̇stanbulhalkının büyük ilgisini çekiyordu. türk kulüpleri bu takımlarla 5 yılda 50’sini fenerbahçe’nin oynadığı toplam 80 maç yapmıştır.i̇şgal kuvvetleri takımlarına karşı kazanılan galibiyetler ise türk takımlarını halkın gönülllerinde yüceltiyordu. türk takımlarının özellikle de fenerbahçe’nin, başta general harrington kupası (29 haziran 1923) olmak üzere işgal kuvvetleri takımları karşısında elde ettikleri tüm galibiyetler, milletin ve yaralı gönüllerine teselli veriyordu.[4]
fenerbahçe futbol sahalarında işgal kuvvetlerine karşı ardı ardına aldığı galibiyetlerle milli mücadelenin adeta i̇stanbul şubesi halini alıyordu.bu dönemde türk futbolu denince ilk akla gelen fenerbahçe oluyordu. kurtuluş savaşı cephelerinden gelen her yeni zafer halkın moralini yükseltirken, fenerbahçe'nin de aldığı galibiyetler bu morali daha da arttırıyordu.1910’lu yıllarda en fazla iki bin kişinin izlediği fenerbahçe, 1919-1920 yıllarında 6-7 bin kişinin doldurduğu tribünlere oynuyordu.[4]
fenerbahçe takımı artık "kuva-i milliye" ruhunun halk içindeki sembolü olmuştu. bunun ilk sebebi işgal takımları ile oynadıkları toplam 50 maçtan, 41 kere galip gelmesi, altınordu ve galatasaray takımları bu başarıyı gösterememişlerdi. i̇kinci sebebi ise, kurtuluş savaşı'nın lideri olan mustafa kemal atatürk'ün fenerbahçeli olarak bilinmesiydi.[6]
1927–1947
kuşdili yangını
türkiye'nin birden fazla şube barındıran ilk spor kuübü olma başarısını gösteren fenerbahçe,1913 yılında geçerli olan nizamname ile atletizm, kürek, yüzme, atlama, yelken, patinaj, tenis, çayır hokeyi, taks, kriket gibi spor dallarıyla da meşgul oluyordu. bunlara daha sonra masa tenisi, eskrim, jimnastik, avcılık, su kayağı, bilardo, salon futbolu, otomobil, atıcılık, sutopu, bigiblet, halter, güreş, basketbol, izcilik, patenli hokey, voleybol, vs, gibi toplam 25 spor şubesi içeren 35 spor dalında birçok başarılara imza atılıyordu.[10]
bu branşlarda sürekli gelişim gösteren fenerbahçe, 25.kuruluş yılında 5/6 haziran 1932 gecesi meydana gelen bir yangın sonucunda kupalarından üye kayıt ve maç defterlerini de içeren belgelerine kadar gelmiş geçmiş bütün maddi eser ve izlerini kaybediyordu.bu kötü durum bütün türkiye'de şok etkisi yarattı. fenerbahçe kulübü i̇dare heyeti bunun üzerine basına aşağıdaki tebligatı veriyodu:
sevgili yuvamız, 25 senelik spor hayatımızda elde ettiğimiz şeref ve galibiyet, hatıraları ile birlikte yanmıştır. bugün, maddi spor vesaitimizden de tamamen mahrum kalmış bulunuyoruz. yek değerlerimize karşı sarsılmaz itimat, muhabbet ve tesanüt (dayanışma) havası içinde, yıllarca süren müşterek emeklerimizin muhassalasının (elde edilmiş sonucunun) enkazı karşısında derin bir teessür (üzüntü) duymamak kabil değildir. mahvolan manevi kıymetlerin maattessüf (ne yazık ki) tamiri imkansızdır. şu kadar ki, 25 senedir kazandığımız muvaffakiyetlerin hatıralarını kalbimizde daha büyük bir vecd (heyecan) içinde yaşatmak, bu hatıraları fenerbahçe gençliğine kitap halinde hediye etmek gene mümkündür. hatta ilk vazifelerimizden biridir. kupalarımız, bayraklarımız yanmıştır. fakat yüreğimizdeki hatıralar canlılığını kaybetmeyecektir. başta ulu gazimiz olmak üzere; kulübümüzün mesaisini takdir eden kıymetli yazıları taşıyan hatıra defterimiz kül olmuştur. fakat bizim emeklerimizi takdir etmiş olan büyük şeflerimiz, memleketini seven memleketin idealine candan bağlı, çalışkan, tesanüt (dayanışma) ve muhabbet çerçevesi içinde türk gençliğini gene himaye edeceklerdir. hayatın mütemadi bir mücadele olduğunu, mücadelesiz, ızdırapsız, elemsiz, hayatta gerek ferd ve gerek millet itibariyle muvaffak olmak imkanı olmayacağını türk gençliğine hatırlatan büyük gazi'nin nasihatleri bu elemli günlerimizde, bizim için en büyük teselli ve kuvvet membaı olacaktır. fenerbahçelileri, kulübümüzün maruz kaldığı felaket nispetinde büyük olan vazifeye davet ediyoruz.
o günün fenerbahçe stadı'nın bugünkü hali
yangının ertesinde büyük gazetelerden milliyet ve cumhuriyet fenerbahçe’ye yardım ismi altında kampanya başlatmışdırlar. yeni bir kulüp binası ve kulüp sahası satın almak için yapılan ilk bağış ise 19 haziran 1932 tarihinde i̇ş bankası eliyle 500 tl. göndermek suretiyle atatürk yapmıştır.bu yardımların sonucunda ilk adı silahtar ağa sahası , sonraları papazın çayırı, union kulüp sahası, i̇ttihat spor sahası ve nihayet 25 ekim 1929 tarihinde de fenerbahçe stadı ismini alan 36 dönümlük stat , 6 temmuz 1932'de 9000 tl. karşılığında satın alındı. böylelikle fenerbahçe yurtta stat mülkiyetine sahip ilk kulüp oldu. ayrıca yapılan bu stad atatürk'ün büstlerinin konulmasına müsaade ettiği tek stat da olmuştur.[10]
1936 yılında ankara ve i̇zmir şehirlerinin takımlarının katılımıyla milli küme kuruldu. milli küme 1942,1948,1949 yılları hariç 1936-1950 yılları arasında yapılmıştır.1938 yılında kendi isteğiyle ligden çekilen fenerbahçe, bunun dışındaki tüm turnuvalara katılmış 1937, 1940, 1943, 1945, 1946 ve 1950 yıllarında olmak üzere 6 kez kazanarak bu kupada en çok zafere ulaşan takım olmuştur[11].
1939 yılı türk futbolunda bir ilk gerçekleşti.9 eylül 1939 cumartesi akşamı 21.00'de, taksim stadı'nda fenerbahçe ile beyoğluspor ilk gece maçına çıktılar. i̇lk gece maçındaki ilk golü fenerbahçeli fikret kırcan atmış, fenerbahçe sahadan 4-2 galip ayrılmıştı[12].
politika ve futbol
bu zamanlarda politika çoğu sporda etkili olmuştur.1929-1930 yıllarında başlayan ve chp tarafından düzenlenen turnuvada| 10 yıl boyunca en çok şampiyon olan takım i̇stanbul şildi'ni kazanacaktı.7 yıl düzenlenen turnuvada fenerbahçe 4 kez kazanınca i̇stanbul şildi'nin sahibi oldu[13].
kulübe en uzun başkanlığı yapmış kişi:şükrü saracoğlu
1936 yaz olimpiyatları'na da politika damgasını vurmuş, berlin'de düzenlenen olimpiyatlar adeta adolf hitler'in gövde gösterisine dönmüştü.ii.dünya savaşı başlamadan önce devletler, başka devletleri kendi saflarına çekmek için uğraşıyorlardı.bu amaçla i̇ngiltere'nin profesyonel futbolcuları 1941 yılında türkiye'ye gelir.i̇ngilizler, ankara'da ve i̇stanbul'da olmak üzere fenerbahçe ile 2 maç yaparlar. ankara'daki ilk maç 2-2 berabere sona erer.i̇kinci maç i̇stanbul'da, eski adıyla fenerbahçe yeni adıyla şükrü saracoğlu stadyumu'nda oynandı.aç esnasında fenerbahçe aleyhine bir penaltı verilir. topun başına o güne kadar hiç penaltı kaçırmayan wodword geçer. kalede ise cihat arman vardır. vuruşu bir metre yükseklikten sol kale direğinin hemen yanından ağlarla buluşacakken, cihat arman hiç görülmemiş bir şekilde topu kornere çıkarır. i̇ngilizler donup kalmıştırlar. herkez şaşkınlık içindedir.i̇ngilizler sıraya girer ve bu olağandışı kurtarışı yapan kaleci cihat arman'ı teker teker tebrik ederler. hiç kimse bu olayı unutamaz.[14].
yine nazi almanyası'nın propagandasını yapmak üzere 31 mayıs 1942'de sk admira wien takımı türkiye'ye gelir. viyana ekibi beşiktaş'ı 3-2, galatasaray'ı 3-0 yener.son maçını fenerbahçe'ye karşı yapar ve 2-1 mağlup olur.
şükrü saracoğlu, bir siyaset adamıydı. bunun yanında sıkı bir fenerbahçeliydi. fenerbahçe'ye birçok faydası dokundu. hükümetlerde görevdeyken bile fenerbahçe başkanlığını sürdümüş, siyasetteyken, 1934-1950 yılları arasında görevde bulunmuştur. daha sonraları stada adı verilmiştir.
Tümünü Göster