1. 51.
    +1
    ben artık geceleri ayakta gündüzleri yatakta oluyodum. bakıcımın işi kolaylaşmıştı.
    o da evde oyalanmak için tv izliyordu. o dönemler meşhur bi dizi vardı da ben izlemediğim için adını hatırlayamıyorum, onu izliyordu. pembe dizi olduğunu biliyorum ama.

    bazen gündüzleri de uyuyamıyordum. korkunun verdiği bir enerjiyle uyanık kalıyodum herhalde.
    songül abla bizim evdekendi evinde yapamadığı ne varsa yapıyodu. rahatça banyosunu yapıyodu mesela. evinden külto getirip bizde yıkandıktan sonra ıslak külodunu değiştirdiğini bilirim ben. saçlarını kuruturken de saç kurutma makinasını yakmıştı. annem ne oldu buna diye sorduğunda utana utana saçlarımı yıkadım kuruturken bi anda patladı demişti. ağlayacaktı nerdeyse abla paramdan kesme babam beni öldürür diye. annem anlayışlı kadın, oraların ne halde olduğunu da biliyo olduğundan olsa gerek, pek bir şey dememişti songüle parasını da kesmemişti.

    aradan günler geçti..
    haftasonu, sabahın bir vakti kapıdan takır tıkır sesler gelince annem yatak odasına koştu silahı almaya ben de annemin peşinden.. sokak kapısı açıldığında "alooo, evde misiniz, uyuyo musunuz" diye seslendi babam.
    evde olduğumuzu bilmediğinden değil, başka yerde olamazdık zaten. telaş yapmamızı istemediğinden seslenmişti.

    babam her geldiğinde sakalları upuzun oluyordu.
    feci terlemiş üstü başı da temizlenmiş de olsa çamurluydu.
    akşama kadar sokakta oynamış çocuk gibi diyeyim siz ordan çıkarım yapın.
    annem sarıldı öptü, ben de koştum sarıldım babama. ama fazla sürmedi annem hadi dedi, çıkar üstünü başını.
    dolaptan babama giyecek kıyafet getirdi, üstünü değiştirtip doğğru berbere yolladı babamı. o saç sakalla eve girme diyerek.

    sonra balkondan biraz kar aldı demir leğene koydu altını yaktı. kaynayınca da babamın üstünden çıakrdıklarını içine atıp kaynar suda tuttu. bit pire falan gelmesin eve diye.

    yalnız babam her gidişinde daha değişik geliyordu eve.
    teni kararmaya başlamıştı iyice, konuşması değişmiş, saçı sakalı tırnakları uzamış halde..
    bana sarılmadan hemen önce gözlerindeki bakışı görseydiniz, korkardınız gençler. sarılmaya korkardınız, ses çıkarmaktan ölesiye çekinirdiniz. o kadar katı bakış ve korku verici bir göz olamazdı kimsede. sarılana kadar...
    yarım saat- bir saat sonra konuşmasındaki keskinlik yumuşamaya başlar, aile içinde olduğumun sıcaklığını bana hissettirirdi.

    babam varken hiç korkmazdım ben gençler.
    annemi nasıl koruyacağım diye düşünmezdim.

    hayatımın en huzurlu anları da zaten o yıllarda, babamın evde olduğu vakitlerdi..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster