1. 1.
    0
    akşamları annem okuldan geç dönerdi. daha doğrusu okul çıkış vakti akşam karanlığına denk gelirdi ben de pencereye fazla yaklaşamadan -çünkü uyarmışlardı beni dışardan ses gelirse yere yat pencereden uzaklaş diye- gelmesini beklerdim. hatta kaç kere ağlamışlığım vardır bir daha gelemeyecek yalnız kalıcam diye.
    bir de bakıcım vardı.
    songüldü adı.

    songül...

    inanın beyler songül benim ilk kadınımdı. ben tam anlamıyla bir erkek değildim belki ama ilk öpüşmeyi odnan öğrenmiştim. ilk defa kadın vücuduna dokunmuşluğum da onun sayesindeydi.

    tv izlerken öpüşme sahnesi sonrasında benle öpüşmüştü bak şimdi onlar gibi yapıcaz diye..
    bayılmış numarası yapıp kalbi yerine göğüslerini ellettiğini, kırmızı opak külotlu çorabını indirip baksana buraya elle bak hiç elledin mi sendeki gibi değil di mi filan dediğini dün gibi hatırlarım..

    sonradan zorla evlendirmişlerdi de istemeyeince babası onu soyup ağaca bağlayıp dövmüştü. çok iyi hatırlarım.
    babam gelip almıştı kızcağızı.
    halbuki daha ufacık bir kız çocuğuydu. 17 yaşındaydı songül.

    ama konumuz bu değil tam oalrak. zengin olan ben olduğuma göre kendimi biraz daha anlatmalıyım.
    ben benzer -aslında bu kelimeyi kullanmak istemezdim ama- suistimallerle büyüdüm bakıcıların elinde. o yüzden takıntılarım, bağımlılıklarım vs çoktur..

    kızlar konusunda olsun hayat konusunda olsun hep bir paranoya yaşatmıştır bunlar bana.

    bir de bakkal tayfun abi vardı tabii.
    trabzonlu. bakkalının olduğu binada oturuyordu. apartmanının tepesinde trabzonspor bayrağı var diye kaç kere kurşunladılar da inadı tuttu indirtmedi o bayrağı.
    beni de severdi. kola istediğimde hep kapağın altına kolayı yan yatırıp bakıp bedavası olanı verirdi.
    ···
   tümünü göster