1. 1001.
    +32 -1
    3 mart 1215: yemek sorununa hala çözüm bulamadık. et bulgur fasulya ne varsa britonlulara yedirdik, yine açıkta kaldık. "bre hamdi çavuş, onca yemiş, buğday hasılatı yaptık nerede bunlar?" diye sordum, o da bilmiyor. var bir iş.

    4 mart 1215: deli ibrağam'ı orman tarafındaki duvara yolladım. hepsini daş yapmasını emir buyurdum. britonlara karşı tedbirli olmak lazım gelir.

    6 mart 1215: yarın tebdili kıyafet market'e ineceğim hamdi çavuş'la beraber. yemişler nerede, ne oldular bakacağız. açtık açalı başımıza dert oldu.

    7 mart 1215: bu sabah erkenden markete vardık. önce gıda haline gittik. fiyatlar ateş pahası. yemek, daş, odun hepsinin fiyatı almış yürümüş. "bu pahalılık nedendür?" diye sual ettim, "ürün az" dediler. halbuki ben biliyorum yüz öküz yükü yemiş kaldırdık daha geçen ay. hamdi çavuş "stokçu bunlar beyim" diyor. zaten garip garip tipler, tüm gıda hali pos bıyıklı, kalın kaşlı, esmer adamlarla dolmuş. başkalarını sokmuyorlarmış.

    8 mart 1215: teftişlere devam ediyoruz. balık haline uğradık bugün. idris reyis'in ne kadar akrabası amcaoğlu dayısı varsa doluşmuşlar. balık da onlardan sorulur olmuş. hadi bunlar gölde balık tutup getiriyorlar da yemişçilere noluyor onu anlayamadım. bu konu ile ilgileneceğim elbet.

    10 mart 1215: britonlulardan ses seda çıkmadı. tedirginim. kaya bey'e haber saldım, kuzey topraklarını keşfe çıksın.

    15 mart 1215: bugün tekrar markete gittik köylü kılığında. yemiş alacağım dedim, yok dediler. "var, geçen ay bir sürü yemiş topladık" dedim, bunlar üçer beşer bir araya toplandılar. liderleri var, hayro diye çağırdıkları, o geldi. kimsin lan sen diye üzerimize yürüdü benimle hamdinin. kralım dedim, tanımadı pekekent "buranın kralı benim lan" diye gürledi. araya girdiler.

    16 mart 1215: akşam namazı çıkışı town center tarafından gürültü kıyamet yükseldi. koştuk, town center'a molotof atmışlar. bir grup köylü trading cart'ın tekerlerini ateşe vermiş bağırıp çağırıyor. aralarında market'teki elemanlar da vardı, tanıdım. ses etmedim. ben yapacağımı bilirim.

    19 mart 1215: imdadımıza deli ibrağam yetişti çok şükür. öğle vakti market'te kavga var diye haber geldi, bir solukta koşup yetiştik. baktık ki deli ibrağam, marketin önünde durmuş, bir yandan bağırıyor ana avrat sövüyor, yenicelinin kuleyi yıktığı garip aleti getirmiş, marketin cama çerçeveye daşla girişiyor. can havliyle çıkanı da kendi daşla alıyor yere. kafaya, göze, karna nereye isabet ederse. yerde inleyenler mi ararsın, kıvrananlar mı, aman dilenenler mi.. delinin gözü kara. yorulmuyor da. akşama kadar almadık oradan "elleşmeyin, sürünsün pekekentler" dedim.

    20 mart 1215: ibrağam'ı yanıma çağırttım. iki büklüm utana sıkıla geldi. "dün ne yaptın öyle ibrağam anlat bakalım" dedim. duvar örecek daş kalmayınca markete varmış bu, daş istemiş. parayla demişler. bunun şarteller atmış "nasıl parayla lan sabah akşam ben topladım o daşları" diye. "sizi enişteme ... " diyerek gitmiş bu. merak ettim, "enişten kim" dedim, o daş atan arabanın adıymış. ondan sonrası malum.

    22 mart 1215: marketteki elemanlardan yakaladıklarımızın kellelerini vurduk, yerlerine atlı birlik eğittirdim kaya bey'e. populasyondan kazandık. kara borsayı hallettik ama market david ve diğer tüccarların eline geçti bu sefer. en baştan yapmayacaktık. kapital düzenle savaşamayız dedi hamdi bey, o ne dedim, boşver beyim dedi.

    28 mart 1215: save.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster