1. 6251.
    +10
    Birkaç saniye içinde deli gibi öpüşmeye başlamıştık.. ilişkimizin ekstra hızına rağmen, sanki geç kalmış, bir şeyleri kaçırmış gibi davranıyor, birbirimizin dudaklarına adeta saldırıyorduk.. omuzlarından tutup iyice duvara yapıştırdım.. kendim de üzerine abandım..bir elim boynuna, bir diğeri kalçasına indi.. bacağını aşağıya doğru bütün kıvrımlarını hissederek okşadım ve zarifçe kaldırıp belime doladığım, dudaklarından boynuna indiğim anda nefes nefese konuştu,

    “arkadaşın..” dedi ..”arayacaktın..”

    O anda maç sırasında şehir trafosunun patlayınca tüm stadın karanlıklara gömülmesi misali, benim de trafom patladı..bir anda karanlığa gömülüverdim.. elimi bacağından çektim..o da bacağını belimden çekti…yavaşça kafamı kaldırdım saçlarının arasından.. yüzüne gelen perçemlerini iteledim diğer elimle.. sonra onu da uzaklaştırdım bedeninden.. geriye bir adım attım.. karşı karşıya kaldık.. öyle birkaç saniye daha bakıştıktan sonra,

    “iyi geceler..” dedim tekrar..

    “iyi geceler..” dedi donuk gözlerini gözlerimden ayırmaksızın.. elini çantasına atıp bir hamlede buldu anahtarını, kapıyı açtı, içeriye girdi, son bir kez bana çevirdi kafasını, gözlerimiz sessizce selamladı birbirini.. sonra beni şok eden o sözcükleri söyledi, “hiçbir arkadaş diğerini gecenin üçünde arayıp ağlayarak konuşmak istemez tsigalko.. arkadaşlarınla mesafeni iyi ayarla derim..”
    ve ben o kapının ötesinde yeniden tek başıma kalıverdim…

    Kurtulamadığım geçmişim ve insani yanımın pençeleri arasında kıvranıyordum..
    sokağa doğru birkaç adım attım.. telefondan nilayın adının üzerine geldim..”ara” tuşuna basmadan önce adındaki harflere öylece bakakaldım…aklımdan binlerce şey geçti..az önce ayçanın söyledikleri kulağımda yankılandı.. sonra güzel dudaklarının yumuşaklığı, boynunun estetik kıvrımları geldi gözümün önüne.. kokusu çalındı burnuma….bütün bunların sonrasında, elimde Nokia marka siyah beyaz bir telefon, onun hafifçe çizikli ekranı, o ekranda tuhaf bir arkadaşımın adı.. yanında yeşil bir arama simgesi…

    derin bir nefes alıp duygularım kontrol etmeye çalıştım.. öfke, şaşkınlık, kaygı, üzüntü, heyecan, adeta smackdown yapar gibi çarpışıyorlardı zihnimde kurdukları ringin ortasında..

    “ara” tuşuna bastım..ilk çalıştan sonra açıldı telefon..

    “alo, tsigalko?” dedi, biraz öncekinden daha az hüzünlü olmayan bir ses,

    “konuşalım bakalım nilay” dedim..”ne konuşmak istiyorsan konuşalım bu gece…”
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster