1. 1.
    0
    tişörtümü sırtıma yapıştıran mına koduğum sabah güneşi, kendisine en yakışmayan yer olan aksaray meydanında tepemde bitmiş yürüyüşümü zorlaştırırken o meydanda ki gib gibi şeyin plazamsı camları gözümü alıyordu.
    laleli'nin ara sokaklarından caddeye, pavyondan çıkıp "kaç para yedik" diye düşünen pişman insanlar çıkıyordu geçtim gittim. sabahleyin ömer hoca aradıydı bi çocuk mu varmış neymiş ismi yahya dedi evi mevi yokmuş tutana kadar bizde kalıverecekmiş nerden biliyim bu sefer benim tutacağımı "ömer hoca bi cinstir uzun boylu yapısız dar omuzlu vücudu buğday tenli ingiliz çeneli bi suratı vardı. herkesin kendi iyiliğini düşündüğünü düşünen, öğrencilere ev ayarlayan olmadı misafir eden dert dinleyen kimsenin kalbini kırmak istemeyen, kumkapıda ki tek göz evinde odun sobası karşısında eski harflerle yazılmış sırlı kitapları okurken hayal edebileceğiniz fantastik bi adamdı kışın uzun palto ve bağcıksız kara lastiğe benzeyen kunduraları ve gömüldüğü 5 liralık beresiyle; yazın yakalı cepli tişört ve kumaş pantolonu ile şakirt sanacağınız bu adam 90'ların en hızlı sosyalistlerinden olduğuna dair bütün fakültede efsaneler dolaşır, o zamanlarda fakültede olan profesörlere onu sorduğumuzda ise alay, hüzün, ve bir şeyler saklıyormuş gibi gülümserler bu gibimsonik mimikleri ile bizi daha fazla meraklandırırlardı
    ···
   tümünü göster