+237
-12
dün otobüste gördüğüm iki olay beni gerçekten üzdü.
1- adamın biri otobüse bindi, akbili bitmiş, elinde parayla birlikte akbili olan var mı diye sordu, kimse çıkarıp da akbilini uzatmadı. benimkinde de 60-70 kuruş bir şey kalmıştı. oysa o adamdan önce binen başka bir adamın akbilini görmüştüm ben, 13 lira falan vardı içinde. kimse vermeyince adam sap gibi kaldı. oradan zenci bir kız akbilini verdi de, adamcağız yağmurun ortasında rezil olmadı. sonra adamın uzattığı parayı da almadı zenci kız. helal olsun amk.
2- yine otobüste, bir anne-kız gördüm. bim'den aldıkları bruno kakaolu bisküviyi paylaşıyorlardı. ayakta kaldılar, kimse yer vermedi. o sırada konuşmalarına şahit oldum yanlarında olduğum için. kız annesine arkadaşlarının çantasını anlatıyordu. arkadaşlarının çantasının ne kadar güzel olduğunu, ama onunkinin ne kadar kötü olduğunu... kız istediği çantayı görmüş ama 40 liraymış fiyatı. annesi başka çanta bakalım, ben sana çok güzelini bulurum falan dedi ama kız tutturdu istiyorum diye. içim parçalandı annenin orada düştüğü duruma. keşke elimden bir şey gelseydi.
özet: üzüldüm işte. sizinle de paylaşmak istedim. iyi geceler.
---
üç gün sonra gelen edit: benim için "adam otobüste yaşıyor beyler" demişsiniz. sırf o yüzden size dün metroda gördüğüm iç parçalayıcı bir olayı anlatacağım.
3- bugün iki çingene çocuk gördüm ellerinde camsil dolu şişeler ve bezlerle. hani şu trafik ışıklarında cam silen çocuklar var ya, işte onlardan. neyse bu sekiz dokuz yaşlarındaki çocuklar önce gittiler jetonmatikten iki tane jeton satın aldılar, daha sonra da bu jetonlarla turnikeden geçtiler. o sırada güvenlikçi bunları durdurdu ve "metroda yaramazlık yaptığınızı duyarsam fena yaparım" dedi. vay amk... çocuklar efendi gibi gittiler jeton aldılar, sonra güvenlikçi bunlara potansiyel suçlu muamelesi yaptı. ne kadar onur kırıcı bir şey. ayrımcılığın dik âlâsı. üzüldüm o çocuklar adına. böyle böyle kin doluyor içleri. suçlu olmayacaklarsa da suça itiliyorlar. yazık.