1. 76.
    0
    biz konuşurken bir anda yanağıma taş parçaları geldiğini hissettim. yanağımdaki acıyla birlikte gizem'in ah sesi kulaklarımı çınlattı. meğer demin yanımızdan kaybolan ahmet ve osman birbiriyle kum savaşı yapıyordu. dağdaki kumları ve küçük taşları alıp birbirlerine fırlatırken bize de isabet etmişti. gizem yine kızmıştı, tıpkı göğüslerine top fırlattığımdaki çektiği acının surat ifadesine büründü. bense leylaydım, slovdum o gün sakindim. rüzgar saçlarımı okşayıp tişörtümü hırpalarken gizem'in kızgın surat ifadesine, çocuklara kızmasına dalmıştım. öyle ya yüzümdeki toprağı bile silmemişim.

    gizem: hayret bir şey ya. gidin başka yerde oynayın

    kafasına bana çevirdiğinde ise bütün kızgınlığı gitmiş tekrar gülmeye başlamıştı.

    gizem: yüzünü niye silmedin

    sana daldığım için diyemezdim tabiki. haaa diyerek elimle yüzümü sildim elime baktığımda az da olsa toprak vardı.

    gizem: dur çıkmadı

    diyerek ellerini suratıma zütürdüğünde suratıma kum atan çocuklara minnettardım.
    ···
   tümünü göster