+2
Hocam, biliyorsun Türkiye'de hobi sahibi olmak tuzlu bir olaydır. Bu ne yazık ki fotoğrafçılıkta da böyle. insan bir konuya heveslenebilir. Hevesi gelip geçiçi de olabilir. Fotoğrafçılığa karşı ilgin bir heves olarak geçedebilir, bir tutkuya da dönüşebilir.Bu sebeple ilk adımları atarken olabildiğince az masraf yapmak önceliğin olmalıdır ki yarın birgün "ulan sarmadı beni bu iş" dersen zararın az olsun.
Şimdi çok özetle piyasadaki makinelerden bahsedeyim.
1)Kompakt makineler: Adından da anlayabileceğin gibi ufak boyutlu, cebine, çantana heryere rahatlıkla sığabilen ve temel amacın makineyi her ortama zütürülebilmesine yönelik üretilmiş ürünlerdir. 100 TL'den 1500 TL'lere uzanan bir fiyat skalasında satılırlar. Genellikle cihazın dış görünümü şıktır. Manuel ayar şansı fazla tanımazlar. Neredeyse herşeyi makine otomatik olarak kendi yapar.Bu da fotoğrafa hobi olarak bakacak bir kimseye uygun değildir. Asıl kullanım amaçları turistik gezilerde, doğum günlerinde, partilerde ve benzeri aktivitelerde anı amaçlı fotoğraf çekebilmektir. Senin kullanım amacına uymadıkları için bu makinelerden uzak durmalısın.
2) D-SLR makineler. Bunlar neredeyse tüm ayarları manuel olarak yapmaya müsaade eden bir nevi profesyonel makinelerdir. Tabii bunlarda da makineyi auto moduna alıp fotoğraf çekilebilir ama bu şekilde kullanıldığında kendinden çok daha ucuz kompakt makinelerden pek de fazla bir fotoğraf kalitesi sunmazlar. Bu makinelerin asıl amacı fotoğrafçılık alanındaki son teknolojiyi senin fotoğrafçılık bilginin hizmetine sunmaktır. Bu makineler yüksek teknoloji barındırdıkları için fiyat skalası 1000 TL'den başlar 35000 TL'lere kadar uzanır. Ama mesela fotoğraf konusundaki bilgi ve yeteneği orta düzey olan bir fotoğrafçıya 1500-2000 TL'lik bir makine yeterlidir. Yalnız bu makinelerde iş sadece makineyi almakla bitmez. Çünkü bu makineler tak-çıkar objektiflidir. Yani diğer makine tiplerinde olduğu gibi objektif(makinenin gözü diyebileceğimiz lensli kısmı) makineyle bütünleşik değildir. Farklı çekim tipleri için(makro, portre,manzara, mimari,spor vs)farklı obektifler takılarak iyi sonuç alınabilir. Bu çekim tiplerine yönelik farklı lens kalitesinde birçok objektif vardır. Bugün bir d-slr makine alırsan ya objektifsiz ya da dandik objektiflerle gelecektir. Yani ekstradan objektif satın almak gerekecektir ki ortalama en az iki orta düzey objektif alman gerekir. Bunlarda 1000-1500 tl daha masraf demektir. Eğer fotoğrafçılık olayı seni sararsa ve devam edecek olursan eninde sonunda varacağın nokta bu makinelerdir. Ama bugün için sana gereksiz masraf olurlar. Şimdilik uzak dur.
3)D-SLR like makineler: Bu makineler ara ya da geçiş makineleridir. Boyutları, fiyatları açısından kompakt makinelere, manuel kullanım özelliklerinin olması, lens ve fotoğraf kaliteleri açısından d-slr makinelere yakındırlar. Görüntü ve şekil olarak d-slr makineleri andırırlar. Fakat objektif makineye bütünleşiktir. Yani d-slr makinelerde farklı çekim tiplerinde kullanılan birçok objektifin yerine geniş kullanım alanı olan ve birçok çekim tipine uyarlanabilen tek bir objektif vardır. Fiyatları 600-1400 TL arasındadır. Geniş kontrol imkanı(manuel ayar yapmaya müsaade etmesi) fotoğrafçılığını geliştirmene olanak sağlar. Makinenin tutuşu, kullanımı sana profesyonel makine kullanıyormuş hissi vererek şevklendirir.Ve işi ilerletirsen birgün d-slr aldığında kolaylıkla adapte olmanı sağlar. işte bugün için alman gereken makine tipi budur.
Şimdi bütçene göre marka ve model seçmek kalıyor geriye. Mutlaka araştırmalar yapacaksın. O zaman göreceksin ki Türkiye'de insanlar takım tutar gibi iki markada fanatikleşmişler. Canon ve Nikon. Elbette bir de herkesin kabul ettiği efsane Leica'lar var ama muadillerinin en az 2-3 katı pahalı makinelerdir. Canon-Nikon kıskacına girme derim ben. Elbette bunlar çok önemli üreticiler ve kaliteli makineler üretiyorlar. Ama daha fazla teknolojiyi ya da yüksek kaliteyi aynı hatta daha az paraya sunan marka ve modeller mevcut. Olympus,Fujifilm, Panasonic gibi markaları örnek verebilirim buna. Canon ve Nikon'un daha az özellikli olmasına rağmen daha pahalı olmasının sebebi Türkiye'de yapmış oldukları isimdir sadece. Mesela ben yeni bir d-slr alacak olsam eğer param yetiyorsa Leica, bütçem kısıtlıysa Olympus'tan şaşmam.(nedenlerini daha açık izah edeceğim) Ya da senin alacağın d-slr like sınıfında öncelikle Panasonic ardından Fujifilm'i tavsiye ederim.
Makinen için seçim yaparken dikkat edeceğin bazı hususlar şöyle: Öncelikle mp yani megapixel olayı bir aldatmacadır. MP'si daha yüksek olan makine daha ileri teknoloji taşı imajı yaratılmıştır ki külliyen yanlıştır bu. Eğer poster boyutlarında çıktı almayacaksan 6 mp.den fazlası gereksizdir. Ha zaten almayı düşündüğün makine 10 mp mi? Fazla mal göz çıkarmaz. Ama demek istediğim yüksek megapikseli bir kriter olarak almaman.
Fotoğraf için "ışıkla resim çizmek" denilir kabaca. Yani işin ışıkla. Objelerden yansıyan ışık negatif olarak makinenin objektifinden girer, çeşitli mekanizmalar aracılığıyla işlenerek bir yüzeye yansıtılır. Temel işleyiş böyledir. işte bu işleyişte ışığa daha fazla hakim olabilmek için(yani fotoğrafçılık için) üç temel unsur vardır.a) diyafram-f harfi ile değerlendirilir. b)enstantane. c)iso
Bunların ne anlama geldiğini de yazarım ama şimdilik karmaşık gelebilir ve yazı epey uzar. Ama makine seçerken şu üç şeyi arayacağız: en düşük f değeri taşıyan objektife sahip makine(mesela f 2 ya da f 2,8 gibi değerler), en geniş enstantane aralığına sahip makine( sonsuz-1/4000 gibi değerler) ve en yüksek iso değerine sahip makine(iso 3200, iso 6400 gibi değerler)
Bu üçlüden sonra araman gereken ikincil kriter yüksek zoom. Bu d-slr like makinelerde çok önemlidir, zira tek bir objektifin var ve bin türlü çekimi bununla yapacaksın. Optik zoomun ne kadar yükcikse yapabileceğin çekim tipleri o kadar artar. Daha öz olarak yüksek zoom demek daha uzakları yakın edebilmek ve yakına gitmeye gerek kalmadan anlamlı sahneler yakalayabilmek demek. Yalnız burada dikkat edeceğin şey zoom derken önemli olan kesinlikle "optik zoom". Yani lenslerin hareketiyle mekanik olan zoom. Yoksa dijital zoom bir b.ka yaramaz görüntüyü bozar. Zira zoom olayını işlemcide gerçekleştirir.
Üçüncü olarak bakman gereken, titreşim engelleme özelliği olması. Mesela yüksek zoomla bir fotoğraf çekiyorsun, ne yaparsan yap elin titrer ve görüntü netliğini kaybedersin. Gerçi bir tripod kullanmak bu işi daha iyi çözer ama heryere tripodunla gidemeyeceğin için mutlaka titreşim önleyicili bir makine tercih et. Bu özelliğin ismi tüm markalarda farklıdır.
Son olarak malzeme-işçilik kalitesi ve makinenin ergonomisi(ele uygunluk, tutuş pozisyonu ve ayar düğmelerine kolay ulaşım vs)önemlidir. Gerçi en önemli şey budur ama neredeyse tüm modeller ergonomik sayılır.
Tüm bunların sonunda sana önereceğim makineler Panasonic'in d-slr like modelleri. Panasonic ve Leica'nın bu sınıftaki modelleri neredeyse herşeyiyle aynıdır. Özellikle Leica'nın lenslerinin Panasonic'te kullanılıyor olmasına rağmen Panasonic'in çok daha ucuz olması seni az paraya Leica teknolojisine ulaştıracak bir avantaj sağlar. Panasonic fz-18 ve fz-50 modelleri var ve bildiğim kadarıyla 850-1300 ytl arası fiyatları var nette. Ama ben kendi makinemi alırken(Olympus E-510) o zamanlar nette 1900 civarındayken, Ankara Uğur Foto'dan 1400 tl'ye almıştım. istanbul'da da ben gitmedim ama konuyla ilgili herkes bilir, Sirkeci'de Hayyam pasajı diye bir yer var. Oradan nakitide satıcının önüne şrak diye koyarsan, şu zamanda çok hesaplı alabileceğini tahmin ediyorum. Alabilirsen fz-50 modelini al, çok daha iyidir.Ha olurda birileri aklına girer, almışken direk dslr alayım dersin, o zaman Olympus E 520 al. Hem yanında verilen objektifler Canon-Nikon'un aksine gayet iyi, hem de Liveview, noise reduct, titreşim engelleme gibi teknolojik, daha ufak ve taşınabilir olma gibi ergonomik, daha iyi malzeme ve işçilik gibi kalite ve ucuz olma gibi ekonomik avantajları var.(Yurtdışından bir arkadaşın falan getirebilirse ortalama yarı yarıya avantajın olur bunu da ekleyeyim)
Kolay gelsin.
Tümünü Göster