0
afedersin, bir saniyeni alabilir miyim? dedim
tabii buyur.. dediği an içerisin de istediğim herşeyi söyleyebilirdim, çünkü bir kere af etmişti amg.
yanlış anldıbınızı istemem, balici, tinerci, esrarkeş birisi değilim ve para istemiyorum sadece bir saniyeninizi rica edebilir miyim dedim..
gülümseyerek cevap verdi; zaten öyle bir tipe benzemiyorsun. dedi (o anda o karı malzemeydi benim için)
ya karnım çok aç, bir hamburger almaya calisiyorum, (o aralar eskişehirdeydim) bana bi hamburger ismarlayabilir misin? diye ajitasyonun dibine vurdum..
kız üzülerek, nakit param yok ama kartım var.. dedi..
o zaman sende benimle gel, senin de karnın aç değil mi dedim, sıfır utanma ile..
sonra, yok ama sana ismarlayabilirim dedi,
gerçekten bunu yapar mısın? diye sordum..
neden olmasın dedi gülümseyerek..
peki o zaman diyip, burger kingin yoluna düstük,
gittiğimiz de 2 tane tavuk menusu alıp, kıcımızın üstüne oturduk..
konuşmaya başladık,
buralı olmadığın belli oluyor, dedi.
evet istanbuldan otostop ile geldim. burada oturan arkadaşlarım var ama şu anda evde yoklar, dedim.
öğrenci misin, diye sordu patatesi barbekü sosuna batırırken,
kronik öğrenciyim, dedim (zeki gözükebilmek için, ama aslında malın tekiydim)
gülümsedi küçük bir tebessüm ile..
neden geldin ki buraya, diye meraklı gözler ile bana bakiyordu..
istanbul da oturan ev arkadaslarim ile kavga edip direk kendimi yollara attim, kolami yudumlarken azıcık üzgün gibi gözükmeye calisiyordum..
peki neden eskişehir, anliyorum burada arkadaslarin var ama onlar senin buraya geldiğinden haberleri var mi?, diye sorarken inançsız gözlerle bana bakıyordu..
buraya gelme sebebim, yakin olduğu ve kolayca gelinebildiği içindi, ayrica otostop cektiğim abi bana çok iyi davrandi sağolsun, dedim
e peki şimdi ne yapıcaksın, al istiyorsan bir telefonumu kullan ara arkadaşlarını, dedi sokakta kalmamdan korkuyor gibi analojik tavırlarla ruhumu okşuyordu..
tamam, dedim ürkek gözlerle, kafamın içinde dolaşan binbirtürlü aptallıklar şuurumu kayıp etmeme neden olacak gibi hissederken, dokunmatik telefonunu elime aldim.
numarayı düşünürken, çakrasının kapandığını hissedebiliyordum, - e artık ara hadi dedi- umarsız ve ciddiydi..
telefon numarası aklıma gelmiyordu, (hayatımda telefon kullanmamış birisi olarak ezberlediğim şeyler çok azdı ve rakkamlar ile aram iyi değildi)
ama düşündüm, uğraştım ve telefon numarası aklıma geldi..
-a, alo dedim, max umarım sensindir, ne olur sen ol ya.. dedim
telefondan gelen sesin ilk tınısını algıladığım da evet oydu, (başarmıştım)
kızın gözleri birden parlaklaşmaya başladı.. içinden oh çekebildiğini görüyordum, bu kadar ilgi fazlaydı bir sokak köpeği için..
sırtımda 12 kilo ağırlığında ki çantam dururken telefona odaklanamıyordum ama.. yere bıraktım cantamı..
-bickle, ne oldu olum sesin neden bu kadar kötü geliyor, dedi.. (arkadaşlarım sesimin tınısında analiz yapabilecek kadar üçüncü gözleri açıktır)
-max, ben eskişehirdeyim ve siz evde yoksunuz, neredesiniz diye sordum..
-kanka, dedi o saniye de anlamıştım eskişehir de olmadıklarını ve yapabileceğim tek şey bir tane geniş bant bulup orada uyumaktı, saat akşamın 8'ydi..
-burda değilsiniz değil mi, diye sordum..
hayır 2 günlüğüne istanbula geldik, kadıköyde, bahariyedeyiz şu anda, dedi..
bütün umutlarım suyun içinde kayık gibi yüzerken, suratımın, mimiklerimin, tavırlarımın eridiğini gören kız..
-ya tamam böyle üzülmene gerek yok bir çaresini buluruz, dedi, inancım yitiyordu, bu kız kim di, kimlerle beraber kalıyordu? hiçbirisini bilmiyordum..
bana teklif eder miydi? gel bende kal der miydi? hayır hiç sanmıyorum, benim gibi bir serseriyi evine neden alacaktı ki? bu etik anlamda bile nahoş, anlaşılması zor bir mevzuattan ibaretti. aykırı sesler korosu gibi bir tipim vardı, saçlarım kırmızı, her tarafım dövmeli, sırtımda ki çantanın içinde 3 tane çocuk taşıyabilecek kadar büyük gözükürken, hayır o beni evine davet etmeyecekti ama..
saat 9 a yaklaşıyordu, hatta 15 vardı.
ya normalde böyle bir terbiyesizlik adetim değildir, dedim gözlerimi, kaşlarımı aşağıya çekerek,
sözümü keserek - ya böyle davranma, seni anlayabiliyorum aslında ama böyle kimseye haber verilmeden yola çıkanı ilk sende görüyorum dedi, kalbimin için de ut ezgileri çalarken,
haklısın ama bazı zamanlar, yollar insanların tek huzurudur, uzaklaşmak ve gidebilmek, özgürlük, hissedebilirsen güzeldir, bende böyle olmasını istememiştim, ayrıca pazartesi günü vizelerim var geri dönmem lazım, dedim huzursuzca, ne yapacağımı bilmiyorken, o bana söylemişti ne yapmam gerektiğini..
aslina bakarsan, burada kuzenimin birtane kiralık evi var, içinde gece olduğundan her gün gidip ona yemini ve suyunu veriyorum dedi, iki günlüğüne misafirim olabilirsin, nasıl olsa evde yoklar, dedi..
böyle birşey benim için geçerli değil, dedim sert ve gözlerinin içine bakarken. beni tanımıyorsun, beni neden evine alacaksın ki, diye sordum?
Tümünü Göster