0
48 (Mecmu'a Kemalpaşa-zade "Fetvay-ı Kemalpaşa-zade der hakk-ı Kızılbaş" Süleymaniye kütüphanesi, Esat Efendi Nr.3548 varak 458a-45/b)
Yavuz Sultan Selim, şah ismail üzerine sefere çıkarken; ordunun arkasında kendisine karşı çıkabilecek bir güç olsun istemiyordu. Savaş başladığında Alevilerin şah ısmail'den yana tavır alma olasılığı da oldukça yüksekti. Ve Yavuz Sultan Selim 40 bin Aleviyi kılıçtan geçirdi. Kendini haklı çıkarmak için Alevilerin kadınları ortaklaşa kullandıkları, Kuran'ı, camileri yaktıkları şeklinde iddialarda bulundu ve bunun üzerine fetvalar yazdı. Yavuz Sultan Selim'in Alevi kırımı yapabilmek için yazdırdığı fetvalardan birisi :
Müftü Hamza'ya ait olanıdır; "Ey Müslümanlar, bilin ve haberdar olun ki, reisler; Erdebil oğlu ısmail olan Kızılbaş topluluğu, Peygamberimizin şeriatını, sünnetini, ıslam dinini, iyiyi ve doğruyu açıklayan Kuran'ı küçük gördüler. (... ) Onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden veya yardımcı olanlar da kafir ve dinsizdirler. Bu gibi kimselerin topluluğunu dağıtmak bütün Müslümanların görevidir. Bu arada Müslümanlar'dan ölen kutsal şehitlerin yeri yüce cennettir. O kafirlerden ölen ise, hakir olup cehennemin dibinde yer tutacaklardır. (... ) Bu türlü topluluk hem kafir ve imansız hem de kötülük yapan kimselerdir. Bu iki sebepten onların öldürülmesi vaciptir."
Kaynaklar:
TC.B.O.A. Genel Müdürlüğünce “Mühimme Defteri”leri yayınlanmıştır. Çok sayıda Alevilere ilişkin belge vardır. Atilla Çetin; “Başbakanlık Arşiv Kılavuzu” ist.1979 Kitabında: Kızılbaşlar için özel ciltli gizli kayıtlar vardır ki bunlara “Mühimme-i Mektum” denmektedir
John E.Woods Osmanlı araştırmaları
Yavuz Sultan Selim, Çaldıran savaşı dönüşü 24 Kasım 1514’de Amasya’ya gelir ve konaklar, yörede Kızılbaş avına adamlarını göndererek katliamlar yaptırır. Şubat 1515’de Yeniçeri ayaklanmasını ile pahalılığı ve kıtlığı bahane ederek, Alevi köylerinin topraklarına el koyarak Sünni eşrafa ve dönmelere “tımar” olarak verir. Amasya, Tokat, Çorum bölgesinde kırımdan kaçan Alevi köylerine doğudan getirilen Sünni Kürtler iskan edilir. Yörede konuştuğumuz Kürt Köylüleri 500 ila 300 yıllık bir zaman diliminde doğunun çeşitli vilayetlerinden geldiklerini söylemektedirler. Bölgede bazı Alevi Kürt köyleri de vardır.
Bölgeden biri olan ve Kürt kökenli iskilipli Ebussuûd Efendi (1545-1574)’in Şeyhülislâm olmasıyla ve 30 yılda verdiği fetvalarla “Kızılbaş Türkmen katliamı”nı “Sünni Şeriatı” kurallarına göre yasal hale gerirmiştir. Yedi Kızılbaş öldürenin “Cennete Gideceği” Osmanlı uleması tarafından halka camilerde anlatılmıştır. Bu nedenlede Anadolu’nun her yöresinde Alevi Türkmen avına çıkılmıştır.
Kaynaklar
John E.Woods Osmanlı araştırmaları
Hammer Osmanlı Tarihi
Sultan Selim, Şah ismail’le savaşa başlamadan önce orta Anadolu’daki aleviler hakkında inceden inceye araştırma yapılmasını, çünkü savaş sırasında bunların ayaklanarak Osmanlı ordusunu zaafa uğratabileceklerini söyleyerek 7 yaşından 70 yaşına kadar 40 bin Alevi’yi yazdırarak kayda geçirdi. Bunların kimisini öldürtmüş kimisini hapsettirmiştir.
(uzunçarşılı, i.hakkı. Osmanlı tarihi cilt ii, Ankara, t.t.k yayını, 1949.)
Yavuz’u destekleyen tarihçilerden Hoca Saadettin Efendi dönemin çok güzel portresini çizmektedir; "Bundan önce ayağı uğurlu padişah Rum diyarında yerleşmiş bulunan Kızılbaş tutkunlarını ve Alevi tavşanlarını araştırmak için ülke yöneticilerine uyulması gerekli buyruklar gönderip, yediden yetmişe varınca ol yaramazlardan ne idüğü saptanan eşkıyanın adları defter olunup, mutlu kapıya bildirilmelerine Ferman-ı Hümayun çıkmıştı. Cihanda geçerli bu buyruk gereğince yöneticilerin araştırma ve taramalarıyla sayıları kırk bini bulan bunların kimi ortadan kaldırılıp, kimi de hapse attırıldı." (H.S.Efendi, Tacüt Tevarih C.IV. s.176 )
"Nihayet Yavuz, bütün kardeşlerini ortadan kaldırdı. Şah ismail'in Anadolu’daki tahrikâtına nihayet vermek istedi. Anadolu'da Şah ismail'e taraftar ne kadar Rafızî (Kızılbaş) varsa hepsini öldürttü." (A. Refik 16. Asırda Rafızilik ve Bektaşilik, s.9.)
"Yavuz'un kudretli kılıcı altında ezilen doğunun sarp kayalarına kaçan, dillerini ve milli duyguları çeşitli zorlamalar altında kaybedip Kızılbaş adını alan bu aşiretler, Erzincan tarihinin dediği gibi kurt, Kızılbaş ve dinsiz değil, özbeöz Türkmen olan Alevi ve Bektaşi’dirler" (Fırat, Şerif M. Doğu illeri ve Varto Tarihi, 3.baskı s.41)
Tümünü Göster