1. 126.
    0
    derince merkezdeydim. deprem olana kadar osura osura uyuyordum. depremden sonra dışarı çıktık, apartmanın su deposu çatıda yerinden savrulmuş patlamış duvarı falan yıkmış yerlerde kum taş su falan vardı çıktığımızda. tam girişin yanında yatıyordum o zamanlar. kapının karşısındaki ayakkabılık devrilmiş, kapı açılmıyordu, kapının yanındaki pencereden dışarı çıktık. (yattığım yerin yanındaydı pencere) deprem anı çok fenaydı, kalktığımda hiç sallantı yoktu ama hemen başladı sallanmaya. o uykuyla nasıl atmıştım kendimi yataktan hala şaşarım. dışarıya koşmak yerine kardeşimin odaya koştum, annem çoktan gitmiş zaten yanımda yatıyormuş halbuki. annem bina yıkılacak diye üzerimize kapaklandı ve bizi korumaya çalıştı. babam yatak odasında kapıyı açmaya çalışıyomuş, kapının arkasındaki halılar devrilip kapının önünü kapatmış. neyse herkes kurtuldu ve çıktık dışarı. bizim transporter vardı kapının önünde, doluştuk içine. sabah radyosunu açtık arabanın neler olduğunu öğrendik. derince gölcük'ün tam karşısında olduğu için gölcük'ten sonra en çok sallanan yerdir herhalde. ancak merkez tarafında çok az yıkılan bina vardı. sahil taraf olan 60 evler ile gölcük arasında pek fark yokmuş zaten. bize en yakın yıkılan bina merkezdeki ziraat bankası binasıydı. o binanın da cadde tarafındaki kirişleri kesmişler önü açılsın diye, olduğu gibi yola yıkılmış bina. arka sokağa bakan üst kat girişi ve alt kattaki kasaların olduğu kat sapasağlam duruyordu. öyle böyle köy yerinde 1 aydan fazla kaldık. kilo almıştım az az o zamanlara kadar ama orada iyi semirmiştim, her şey vardı elimizin altında. tam da izmit'e hakim bi konumda olduğu için ilk günleri hiç unutmam, sürekli siren sesleri, yan yoldan günlerce çıkan arabaların konvoyu çok acayip günlerdi.
    ···
   tümünü göster