+6
-2
Nilay bir şey söylemedi, yeniden gözlerini kurulamaya başladı..
“kanka, ben derse çıkıcam da..” deyip kaş göz hareketleriyle kızın yanına oturup konuşmaya başlaması gerektiğini anlatmaya çalıştım,
“nilay girmeyecek derse..” dedim sonra yine imalı bir tonla.. hani, bir araya getireyim de konuşsunlar diyorum yani..
Sonra nilay demesin mi?
“yoo hayır, giricem, beklebi Dakka tsigalko” deyip koluma yapıştı, destek alıp ayağa kalktı..
Lan..lan..lan…en sevmediğim durumlar bak işte.. nilay, sevgilini, yani benim kankamı cezalandırmak için beni, yani ortak kankanızı kullanmıyorsun umarım?!
Bir iki saniye durup ne yapabileceğimi düşündüm.. evet..kasmaya gerek yoktu..hem de hiç.. ikisi de samimi arkadaşımdı, hiç kibar filan olamazdım..bu duruma seyirci hiç olamazdım hele..
“hayır” dedim, sert bir şekilde, yüzüme becerebildiğim en ciddi ifadeyi yerleştirdim, “girmiyorsun.. oturuyorsun buraya, tolga, sen de oturuyorsun, konuşuyorsunuz.. duydunuz mu beni?!” deyip ikisine birden meydan okudum.. kolumu nilaydan kurtardım, tolgayı yakaladım, masaya çektim, önce direnir gibi oldu ama benim aniden bu derece ciddileşmem ikisini de şaşırtmış olmalı ki itiraz edemediler, karşı koyamadılar..
“tamam, siz oturun burada.. okey, ben kaçıyorum.. görüşürüz” deyip yanlarından hızla ayrıldım..
Eh, artık gerisi, nilayın trip ve tolganın öküzlük oranlarına kalmış yani.. benimse düşünmem gereken başka şeyler var şimdi.. gece ne tak yiyeceğim gibi mesela.. kantine inerken kafamda olan karmaşık düşünceler ile, şu anda aklımdan geçen karmaşık düşünceler arasında dağlar kadar fark var.. tabi ki şu ankiler çok daha karmaşık durumda.. sıçayım böyle zamanlamaya ben emi..
Ne olacak şimdi?..kızı bir de nilayla tanıştırıp onun üzerine mi muhabbeti keseceğim?..hay allahım ya..nasıl bir çıkmaza girdim gene..iki ucu taklu değnek.. sakin olmam gerek.. çok sakin..