0
okuldan döndüm.bi kaç kız kesmiştim.
geçen seneye nazaran giydiklerime dikkat ediyordum.
bakışların değiştiğinin de farkındaydım.
sporunda etkisi vardı tabi.
'plaj çocuğu' olmak için değilde
en azından biraz daha iyi görünmek istiyordum artık.
dış görünüşüme güvenim azdı her zaman.
ben insanları dilimle yakalıyordum.
dayandıkları düşüncelere yüklenerek ya dost oluyordum
yada düşman.
çoğu doğru yolu şeçmişti.
fatma dışarı çıkmış, okuldan bi arkadaşıyla görüşmüştü.
'hayırdır üstünün değiştirmemişsin, dışarımı çıkcaksın' diyerek
zorluyordum sinirlerini
'dışarı çıkıcaz yaaaa' dedi.
'tamam biraz dinleyim çıkarız 'dedim.
daha önceden planı yapmıştım.
kızların çoğunlukta olduğu bi mekana zütürücektim.
'yanında kız olan erkeğe bakar kızlar' sözüne güveniyordum.
'olimpos' adlı mekana girdik. çok kalabalıktı ortam.
kapı önlerinde bi yere oturduk.
garsona'ilerde bi masa olursa bizi alıver kardeşim' deyip biraları söyledim.
fatmayı sarhoş edip içindeki yarayı deşmekti niyetim.
yaptıklarımı bir bir yüzüme vursun istiyordum.
başarımı duymak istiyordum onun ağzından.
halbuki biliyordum az çok ne kadar canının yandığını.
geçmişte bende yaşamıştım ne de olsa.
yaşatmışlardı.
bir,iki, üç derken fatma artık bardak boşalmadan bira söyler olmuştu.
kafası güzeldi.
bir kızın kafasının güzel olduğunu anlamak için
bir şey yapmaya gerek yoktur.
her halinden belli olur.
fatmada belli ediyordu fazlasıyla.
buzun üstünde rahatça yürüdüğü o topuklu ayakkabısı
kafası güzelken zorluk çıkarıyordu.
ve beklediğim an gelmişti.
koparmıştı ağzındaki mührü.
küfürler savurarak konuşmaya başladı.
bol bol anlattı yaptıklarımı. hissettiklerini.
vicdanıma dokunmuştu o anda.
okşuyordu elleriyle görünmeyen özelliğimi.
o an dudaklarından öpmek istedim. öptüm.
belki haketmiyordu kötülük,
belki çok mutlu olmaktı hakettiği.
ama hayat hep hakkedilenleri sunmamıştı önümüze.
konuşuyordu durmadan, ağlamayada başlamıştı inceden.
bir damla yaş dökülmüştü gözünden.
elinden oyuncağı alınan çocuk gibiydi.
ağlamak neydi. neden ağlardı bir insan.
gözyaşı nasıl dökülürdü.
ben unutmuştum uzun zaman olmuştu ağlamayalı.
ama biliyordum içimde biriktiğini.
bir gün ağlayacaktım.
hüngür hüngür, hıçkıra hıçkıra ağlayacaktım.
yalnız başıma,bir köşede, hiç oyuncağı olmamış bir çocuk gibi.
ağlamasını istemiyordum.
oda gülmeye başlamıştı zaten haline.
'bana neler yaptın, halime bak ağlarken güler oldum'dedi.
gülüyorduk.
'param yok ' demiştim daha önceden.
hesabı ödedi.
'karnım acıktı bişeyler yiyelim mi ' dedi
'köşede kokoreç yiyelim istersen' dedim.
ordan sonra biraz yürüdük.
ilk geldiği günden beri elini tutmamıştım ne evde nede dışarda.
ama artık koluma girebilirdi.
düşmesine istemiyordum bu kez.
bu kez erik çalan arkadaşıma yardım etmekti niyetim.
vicdanıma dokunmuştu çünkü.
yakalamıştı beni azda olsa.
taksiye binip evin yoluna düştük.
mutluydu yanımda olmaktan.
'her ne yaptıysan yaptın ama ben mutluyum senin yanında'
diyebiliyordu hala.
inanmıyordum.
inancımı kaybetmiştim bu sözlere.
bi daha nasıl inanacağımıda bilmiyordum.
eve geldik. panpam ve sevgilisi yoktular.
aklım bir yandan' kafası güzel kullan bu durumu, sabaha kadar al istediğini' derken
bir yandanda 'ama yaparsan öyle bişey, nasıl yüklenir sana bi düşün' diyordu.
herşeyin sorumlusu ben değildim ama birlikte olarak sorumluluk altına gireceğimi düşünüyordum.
yaparsam sadece aldatmış, kandırmış olmaycaktım.
bir kızın hayallerini tamamen yıkacaktım. belki bi gün mutlu olacağı adamı bulabilirdi.
ve yine o mutluluk bozulabilirdi benim sayemde. eğer yaparsam..
tuğçenin bana yaptıkları yetmişti oysaki.
bugün başkasının hayatını zehir edebilmiştim işte.
bu bir kızın bir erkeği ne kadar değiştirebildiğinin göstergesiydi.
aşıksan eğer; gece yarısı sokakata yanında sevgilinle gezerken sataşan bir kaç bine
'ona dokunmayın beni gibin isterseniz' diyebilirsin. aşk düşündürmez başka birşey.
düşündüğün tek şey yanındaki, kalbini verdiğindir.
sanki can değildir seninki,ona vermişsindir canını, yakar top oynar gibi.
halbuki top ona değmesede canını almıştır o.
geri vermez kolay kolay.
oyun sen olursun.
senden kaçar artık,
kaybeden sen olursun.
bir daha da oynamak istemezsin bu oyunu uzun süre...
karar vermiştim. yapmayacaktım.yaptıklarım çok fazlaydı zaten.
daha fazla kırmayacaktım. sadece uyumak istiyordum artık. tertemiz bir şekilde.
yanlızdım fatma olmasaydı. sarılıp uyumak istedim o yüzden. sarıldım uyudum.
yarın olunca gidecekti. yanlız kalacaktım yine.
kaderim yapmıştım kendi ellerimle yanlızlığı.
fatma 3. cüydü.
beni seven ,zamanla aşık olan, herşeyini veren üçüncü kızdı.
hepsine aynılarını yapmıştım.
kendime yapmıştım oysa birazdda.
yanlız kalacaktım yine.
bununda sebebi tuğçemi diye sordum kendime
çok cevap buldum.
ama doğru hangisiydi bilemedim.
uyandık.
antalyaya yanına gittiğimde menemen yapardı hep
'gitmeden sana bi menemen yapayımda öyle gideyim ' dedi.
bense binlikten ödün vermeyerek'anca menemen yaparsın zaten 'diye cevapladım.
herşeyi tiye alır olmuştum ama bir yandanda düşünmüyor değildim.
'ulan kız bak hatırlamış, seni düşünüyo gene senin verdiğin cevapmı şimdi bin' der olmuştum kendime.
ama düşünüp unuttuğum şeylerdendi buda.
'şaka şaka hadi yapta yiyelim madem gidiyosun bugun' dedim.
mutfakta uğraşmaya başlamıştı.
bense arada bi kontrole gidip ,
biraz da oynaşmak için uğraşıyordum.
seviyordum sabah orgazmlarını.
abdesti bozmadan geçtik sofraya.
otobüs saatine kadar yapacak hiçbirşey yoktu.
valizini topladı oturuyorduk.
duşa girmek için harekete geçtim.
son bir fantazi lazımdı bana.
hem onada yolluk olurdu.
'duşa giriyorum gelsene' dedim
biraz düşündükten sonra tutamadı kendini.
soyundum. suyun altına girmek için ısınmasını bekliyordum.
'gözlerini kapat geliyorum' dedi.
çok saçmaydı bu söylediği. farkındaydım.ama dalga geçmek istemedim.
nede olsa güzel bir orgazm yoldaydı. bozmamalıydım havayı.
'tamam kapattım gel su ısındı ' dedim. geldi.
bu ilkti.bu fantaziyi yapacak kadar vaktim olmamıştı bi kızla.
genelde soguk suyun altına sokup ayılmalarını beklemiştim.
çok geçmeden sevişmeye başladık yine.
sanki sevişmek bile kesmiyor gibiydi beni.
bunu nerden anlamıştım.
şu düşüncemden
'ulan su bitmesin amk yarak gibi kalırız burda'
eskişehirde malum akıllı kart vardır.
bilen ve bu fantaziyi yapan arkadaşlar düşünmüş olabilir böyle.
neyse ki suda bitmemişti.
önce ben cıktım. arkamdan kurulanarak geldi.
ama yetmemiş gibiydi bu kadarı.
içinede girmek istiyordum.
ama bir yanım yine erteliyordu bu fikri
'neyse gidince iki ferre izler elimden geleni yaparım' diyerek.
vakit artık gitme vaktiydi.
kampüsün önüne kadar yürüdük.
valiz yine bendeydi.
hiç sevmemiştim bildim bileli şu tekerlek sesini valizin.
sanki tüm mahalle cama çıkıp
'giberim valizini elinde taşı şunu' diyecek gibi gelirdi bana.
neyseki mahallede benden başka yürütenlerde vardı.
beklemeye başladık otobüsü.
bi kaç dakika geç kalmıştı.
korkutmaya başladım fatmayı
'Gelmezse ne yapacaksın ya gittiyse annene ne dersin'
diye.
içten içe korkmayada başlamıştı.
aklıma gelen şeyler vardı o sıra
'5 kez ben geldim bi kez sen bak bakalım nasılmış gitmek,
o yolu şimdi seen çek birazda, yolda düşün benim neler hissettiğimi anla geri dönerken.'
sanki hep haklıydım ona karşı.
yaraları ben açmıştım, yaralanan oydu ama konuşan ve susturanda bendim.
otobüs geldi. valizi bagaja koydu muavin.
son bir öpücük geldi. sondu bu.
belki bir daha karşıma çıkmayacaktı fatma.
belki bir daha göremeyecektik birbirimizi.
belki hiç konuşmayacaktık.
sondu. bana göre
ama fatmanın daha sözü bitmemişti.
panpalar dikkat edin kendinize görüşmek üzere
Tümünü Göster