1. 1.
    0
    "Kürtler, Türk veya Turanlı değildir. Buz gibi iranlıdır. Konuştukları dil bozuk, ilkel bir Farsçadır. Tipleri de öyle. Aralarına karışmış az sayıda Türkler’in bulunması veya dillerindeki kelimelerin çoğunun Türkçe olması bu gerçeği değiştirmez. ingilizcedeki kelimelerden çoğunun Norman istilası hâtırası olarak Fransızca olması nasıl ingilizler’i Fransız yapmıyorsa, dokuz yüzyıllık Türk hâkimiyetinin Kürtçeye doldurduğu Türkçe kelimeler de onları Türk yapmaz. Dilin hangi aileden olduğu kelimeleriyle değil, yapısıyla ölçülür. Bu bakımdan Kürtler batı dağlarında kalmış bir takım Farslardır. Zaten birbirince anlaşamayan dört beş ağızla konuşan ve kendilerini Kırmanç ve Zaza diye iki grupa ayıran bu toplulukları “Kürt” diye birleştiren bizleriz."

    "Netekim Farslarında da Kürtler hakkındaki düşüncesi pek olumsuzdur. Farsça-Türkçe bir sözlük olan Burhân- Kaatı tercümesinde (481. Sayfa) Kürtler hakkında şu beyti vardır:

    “Kesâfettâ-yi âlem gird kerdend
    En anha mîsiriştend, Kürd kerdend”

    Bunun Türkçesi şudur:

    “Dünyanın kalabalıklarını topladılar;
    karıştırarak onlardan Kürt yaptılar”

    Bunun altında da Türkçe olarak şu ibare: Vâkıa, bizim semtlerde mem’iyyetleri olmağla dâire-i insânîden hariç kavimlerdir”. Bu ibarenin, müellif olan Ali Bin Half’e mi, yoksa mütercim olan Ahmed Âsım’a mı ait olduğu belli değildir."

    Hüseyin Nihâl Atsız
    (Konuşmalar-1 - Ötüken, 1967, Sayı: 40)
    ···
   tümünü göster