1. 1.
    -1
    neyse otogara vardık. şeker makinasından bi tane memleket şekerleme aldık. memleket şekerleme dediğim de, damla şekerleme diye bi markanın ordaki çukulat makinalarında şekerleri vardı. herifler avrupaya hazır gıda maddesi ihraç ediyomuş helal olsun. neyse biz ona o ismi verdmiştik ve her sabah yola çıkmadan alırdık o memleket şekerlemesinden. bi poşet içinde 20 tane filan şeker çıkardı işte. şükrü muallaksi pek tatlı sevmezdi. bazen bi tane alır bazen hiç almazdı. kız severdi ama o amk da sürekli bana aldırırdı bozuğum yok diye. neyse baba köszeg'e giden otobüs geldi biz çıktık yola. otobüste bi alay macar suratlıyla seyahat halindeyiz herkeste bi mahmurluk. bizim muallaktor devam ediyo o kadar adamın içinde "karlaaaar düşeerrrr. düşer düşer ağlarım" millet buna bakıyo merak ve kızgınlık ifadelerinin geometrik ortalaması alınmış gözlerle. önceleri "lan oğlum yapma amk napıyon ayıp oluyo ahaliye" olaylarına girerdim ama artık gibimdışı bi durumdu benim için. o bağırıyo ben yanında mp3ün kulaklığını kafayı cama yasladım gözler yarı açık uyukluyorum. otobüs yavaşlayınca da gözleri hemen kapıya çeviriyorum. szombathely köszeg arasında rahat bi 4-5 tane köy var işte her 5-6 kilometrede bir. buralara girip durduğunda sağlam bi hatun binerse otobüse kesişelim yani amaç o. tabi sabahın körü amk kim niye otobüse binip de köyden ilçeye gitsin pazara mı çıkacak. neyse öyle sıradan sıkıcı bi yolculuktan sonra vardık köszeg'e. okula doğru yürüyoruz. şehir uyanmış sayılır. mal şükrü etrafta kedi görmeyegörsün koşuyo hemen peşinden. çocuk kafalı bi adamdı zaten askerde çok dayak yer. neyse ermeni bi tane abi vardı orda dönerci. hindi etinden döner yapardı. çok da severdi bizi. hiç öyle düşman komşu ayakları yoktu. hatta o kadar ki bi keresinde bizim geçmişimiz bir. siz de osmanlısınız biz de. aynı toplumun çocuklarıyız demişti.
    ara not: ermenileri övüp içinizde bi ermeni hayranlığı başlatma amacında değilim ben de sevmem zütten çıkmaları. o abi bi istisnaydı.
    devam: onun yanına bi uğradık. ufak bi hal hatır. adı da hatrımda değil şu an. çok sağlam ingilizcesi vardı herifin. bi 5 dakka ayaküstü muhabbetten sonra okula doğru yöneldik. master öğrencilerinin ve hocalarının gözlerinde bi harward, oxford kadar önemli olan benimse küfürlerime ilham kaynağı olan o binaya gelmiştik. kapısında bi macar bayrağı bi de kurumun amblemi filan. küçük bi yerdi zaten. yurtdışından öğrenci kabul eden 20-25 kişilik bi enstitü. neyse abi girdik kapıdan. yukarı kata yöneldik...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster