1. 26.
    -1
    bir de şunu okursan sevinirim

    31 Ağustos 1914 günü Osmanlı Devleti* Almanya'nın yanında Birinci Dünya Savaşına girdiğinde; ingiltere Savaş Bakanı Lord Kitchener bir açıklama yaparak: "Türkiye'yi yok edinceye ve tarih sahnesinden silinceye kadar savaşacağız.." dedi.

    Aradan bir yıl geçmeden Çanakkale'de büyük bir hezimete uğradılar. Atatürk ve Türk milleti yine büyük bir mucize yaratmıştı. ingiltere ve müttefikleri şaşkındı. Köhne ve hasta bir devlet bütün ordularını tarumar etmişti. Beklenen bu değildi. Hayâl-i sükut derindi...
    Bu büyük yenilgiden sonra ingiltere parlâmentosu toplanarak 'Çanakkale hezimetini' bütün aşama ve ayrıntıları ile görüştü. (1916) Saatler süren öfkeli* sinirli* gergin ve heyecanlı oturum boyunca milletvekilleri Başbakan David Lloyd George'u hedef alarak en ağır şekilde eleştirip suçladılar. Korkunç ve acımasız hücumlar yönelttiler. Başbakan bütün konuşulanları olanca sükunetiyle sonuna kadar dinledi.

    Nihayet* elinde bir kitapla kürsüye çıktı.

    Elindeki kitap Kur'an-ı Kerim di...

    Kendisine ve orduya yöneltilen eleştirilere* çok kısa ve öz olarak şöyle cevap verdi:

    "Şu elimdeki kitabı görüyor musunuz ? Bu* Türklerin taptığı kitaptır. Kuranı Kerim... Biz bu milleti tam 300 yıldır bu kitaptan ayırmaya ve dinlerinden uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Demek ki başaramamışız. Zira* bu kitap Türk'lerin elinde olduğu ve onlar bu kitaba göre amel ettiği (yaşadığı) sürece* bütün dünyanın orduları bir araya gelse* yine de Türkleri yenemezler. Ne vakit ki* onları bu hayat ve kuvvet kaynaklarından soğutur* uzaklaştırır ve ayırırız* işte o zaman Türkleri yenmek dünyanın en kolay işi olacaktır" dedi.

    ayrıca senin beynin almaz böyle şeyleri diyeceksen ıq'm 148 şimdi gibtir git buradan
    ···
   tümünü göster