1. 26.
    0
    @10 agır malsın neymıs efendm “evren zaten hep vardı, bir başlangıcı yokdu
    siz varya kendi düşünceleri olmayan başkalarının saçma sapan düşüncelerine agzı sulanan acizlerden ibaretsiniz aq

    alla alla nasıl hep vardı yanı bi acıklasın hadi milyar trilyon kat triyon sayısız yıl önce demi vardı hepmi vardı lan hep vardı lan otur bi düşün nereye kadar gidebilecen hep vardı hep vardı diye bi düşün manyaklar kendınız bile en sonunda inanmassınız düşünceye bak ben kuyuya taş atıp bin deli gelse çıkartamaz hesabı aq
    de baştan yanlış

    şimdide yeni modalar çıktı boyut farkları solucan delikleri zamanda yolculuk
    zamanda yolculugu mıllet geleceğe dönüş filmindeki gibi saniyor
    bilim e göre zamanda yokculuk
    bugunun şartlarıyla 100 yılda gidecegin bi uzaklıga 10 dakkada gidebilmekden ibarettir böylece zamanın önüne geçmiş olursun

    hayatımda en saçma gelen 2 şey bir felsefedeki
    gerçek nedir gerçek yoktur hiçbirşey gerçek değildir ya gibtirin gidin beyninizi gibim
    bide bu evren hep vardı ya
    (bkz: bigibtirolun)

    ''Yani, aslında, “ben, kendisi yaratılmamış olan, fakat evreni yoktan yaratan, dahası galaksileri, yıldızları ve gezegenleri ortaya çıkaran bir güce inanıyorum” demiş oluyor. Sonra da o güce “yerçekimi” diyor.

    Bir başka deyişle, dindarların “Allah” dediği güce Hawking başka bir isim vermiş oluyor sadece.

    Yani onun da bir “Tanrı”sı var. Ama bu duymayan, görmeyen, bilmeyen bir tanrı…

    Ve sanırım bu ilginç tablo karşısında Robert Jastrow’un yukarıda aktardığım alıntısını şöyle geliştirmek yerinde olacak:

    “Bilim adamları cehalet dağını aştılar, en yüksek tepeye tırmandılar, ancak en üstteki kayaya çıkınca orada binlerce yıldır oturan ilahiyatçılarla karşılaştılar.

    Bu durumdan hoşlanmayan bazı bilim adamları ise, o civarda yine binlerce yıldır duran bir başka şeye sığındılar: Duymayan, görmeyen, bilmeyen ama yine de ‘ilah’ kabul edilen maddelere.

    Yani putlara…
    ···
   tümünü göster