+2
Görüntünün ve görüntüyle alâkalı seslerin aynı anda elektromanyetik dalgalar halinde yayılması prensibine dayanan en mükemmel haberleşme sistemlerinden biridir televizyon. Televizyonun temel prensibi ışık enerjisinin elektrik enerjisine çevrildikten sonra yayınlanması ve alınan elektromanyetik sinyallerin tekrar ışık enerjisine çevrilmesidir. Işık enerjisinin elektrik enerjisine çevrilmesi fikri 1873 senesinde Selenyum üzerine ışık düşürüldüğünde elektrik direncinin değiştiğinin keşfedilmesiyle başlamıştır.Bu prensibe göre Selenyum üzerine parlak ışık düşerse sinyal kuvvetli, soluk ışık düşerse sinyal zayıf olacaktır. Genliği değişen bu sinyal radyo dalgaları gibi yayınlanıp alıcıda ters işlem yapılınca ekranda görüntü teşekkül eder. Televizyon bu bakımdan “uzaktan görme” mânâsına gelir. Bir bilgiyi çok uzaklara iletmek için radyo elektrik dalgaları kullanılır.Bu dalgalar, maddi bir destek (iletken) gerektirmeden, ışık hızıyla yani yaklaşık 300.000 km/s hızla yayılır. Güçlük, iletilecek bilgiyi elektrik akımına dönüştürmekten ve bu akımı bir antenle elektromanyetik dalgalar yayınlamaktan kaynaklanır.XX. yüzyılın başından bu yana sesin iletiminde birçok sorun ortaya çıkmıştır; ancak görüntünün iletimi söz konusu olduğunda teknik güçlükler çok daha karmaşıktır. Bir görüntüyü çok sayıda küçük karelere yada noktalara bölme olanağı vardır ve bu noktalar, yan yana geldiklerinde, o görüntüyü yeniden oluşturabilirler.Öte yandan siyah beyaz görüntü, siyah ve beyaz noktaların birleşimi olarak göz önüne alınabilir; ancak , bu nokta sayısının yeterli olması ve birleştiklerinde gözde görüntüyle aynı etkiyi yapması gerekir. Televizyon kamerasında yayınlanacak nesnenin görüntüsü her biri ışıl elektrik(fotoelektrik) hücre olan çok küçük levhacıklardan oluşmuş bir yüzey üstüne düşürülür.Her hücre, görüntünün bir noktasını karşılar ve hücre ışık almıyorsa siyah noktayı, ışık alıyorsa beyaz noktayı verir. Işığın etkisiyle her ışıl elektrik hücre, bir ışık akımı doğurur. Ayrıca görüntünün her noktasını bu noktanın aydınlığı ile orantılı bir akım karşılar. Görüntüyü elektrik akımı halinde yorumlama sorunu böylece çözülür.Ne var ki en güç sorun bu değildir. Yüz binlerce noktanın birleşiminden meydana gelen bu görüntüyü yeniden oluşturmak için her noktanın sırayla belirlenmesi çok önemlidir. Dolayısıyla söz konusu noktaları kesin ve belirli bir düzen içinde bir tür denetimden geçirmek zorundadır. Televizyon ekranında meydana gelen resim esasen açık ve koyu renkte noktaların bileşimi bir matristir. Televizyon yayını ve alınmasında bu matris iki türlü işleme tabi tutulur. Birinci işlem, resmi yukarıdan aşağıya doğru binlerce yan yana noktadan meydana gelen dilimlere ayırmak; ikincisi de resme hareket kazandırmak için sinema tekniğinde olduğu gibi gözün fark edemeyeceği sayıda ekrandan poz geçirmek.Bu iki işleme televizyon tekniğinde tarama denir. Televizyon sistemleri verici ve alıcı olmak üzere iki kısımdır. Verici sistem mercekli TV kamerası ve radyo vericisi; alıcı sistemse radyo alıcısı ve TV alıcısıdır. Alıcının ekranı üstünde görüntüyü çizmek için bir ışık noktası, ekranı soldan sağa ve yukarıdan aşağı açar. gözün ekranda yer değiştiren ışık görüntüyü algılaması gerekir. Kısa süreli ışık pırıltısını algıladığı zaman, duyu hemen gitmez. Yaklaşık 1/90 s sürer bu süre ışık izinin gözün ağ tabakası üstünde kalma süresidir. Antenle alınan elektro manyetik dalgalar ses ve görüntü işretleri ile eş zamanlı olmasını sağlayan işretler taşır. Alıcı bu dalgaların dolayısıyla da vericinin yayınını modülasyona uğratarak elektrik akımına dönüştürür. Verici temel olarak yapısında ileri ölçüde vakum bulunan bir katot lambadan oluşur.Bir elektron demeti bu lambadan geçerek flüorışıl bir maddeyle kaplanmış bir yüzeye yansır.
Tümünü Göster