1. 26.
    0
    A HARFi
    ABAK: (Tür.) Eskiden Türklerde ölmüş ataların yani aba'ların suret ve heykelleri.
    ABAKA HAN: (Tür.) Ata Han
    ABAY: (Tür.) Beceri. Sezgi, anlayış, dikkat.
    ABAZA: (Tür.) Karaçay-Çerkes Özerk bölgesinde yaşayan müslüman bir halk.
    ABDAL: (Tür.) 1. Tasavvufta Allah'ın sevgili kulları arasından seçilmiş kırk din büyüklerinin adı. 2. Eskiden tarikatlara bağlı dervişlere verilen ad. 3. Allah'a ulaşma yolunda belli aşamaya erişen kimse.
    ABHiZ: (Tür.) 1. Büyük dalga. 2. Kaynak. 3. Su yolu.
    AĞAHAN: (Tür.) Doğu Türkçesinde ağabey anlamında kullanılır.
    AKALP: (Tür.) Cömert, eli açık.
    AKBATUR: (Tür.) 1. Yiğit, kahraman, yürekli. 2. Uygur yazıtlarında geçen bir
    AKCEBE: (Tür.) Beyaz zırh sahibi yiğit.
    AKCIVAN: (Tür.) Beyaz tenli delikanlı.
    AKGÜÇ: (Tür.) işe yarayan güç, düşmanı yenen, yüz ağartan kuvvet.
    AKGÜN: (Tür.) Sevinçli gün.
    AKHAN: (Tür.) Dürüst hakan.
    AKHUN: (Tür.) Sibirya'daki Hun birliğinin IV. yy'da bozulmasından sonra, Hunlarm güneye inen kolu tarafından kurulan devlet.
    AKIMAN: (Tür.) Eli açık kimse.
    AKIN: (Tür.) Güçlüklerden yılmayan, her engeli aşan.
    AKINALP: (Tür.) Akın yapan yiğit.
    AKINCI: (Tür.) Osmanlılarda ileri karakol.
    AKINER: (Tür.) Akıncı ordularında er olarak görev yapan cengâver genç.
    AKINTAN: (Tür.) Tan yeri ağırırken akın yapılması.
    AKLAN: (Tür.) 1. Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri. 2. Sularım bir denize veya göle gönderen bölge.
    AKMAN: (Tür.) 1. Temiz, beyaz, güzel insan. 2. Yaşlı kimse.
    AKÖZ: (Tür.) Özü, sözü doğru kimse.
    AKPOLAT: (Tür.) Manas Destanında sözü geçen bir Türk adı.
    AKSAN: (Tür.) iyi ve tanınmış kimse.
    AKSIN: (Tür.) Temiz, doğru, dürüst.
    AKSOY: (Tür.) Asil, temiz soylu.
    AKSUNGUR: (Tür.) Bir nevi av kuşu.
    AKSÜYEK: (Tür.) Eski Türklerde soylu anlamında kullanılırdı.
    AKŞEMSEDDiN: (t.a.i.) Dinin güneşi.
    AKŞIN: (Tür.) l.Azak, akmışı. 2. Derisinde, kıllarında ve gözlerinde doğuştan boya maddesi bulunmayan.
    AKŞiT: (Tür.) 1. Kutlu, uğurlu 2. Nur, güneş.
    AKTAÇ: (Tür.) Beyaz taç.
    AKTAN: (Tür.) Aydınlık, mehtaplı gece.
    AKTAR: (Tür.) Aydınlık sabah.
    AKTAŞ: (Tür.) Mermer.
    AKTAY: (Tür.) Beyaz tay.
    AKTEKiN: (Tür.) Temiz huylu yiğit.
    AKYIL: (Tür.) Güzel, temiz sene.
    AKYiĞÎT: (Tür.) Dürüstlüğüyle tanınmış yiğit.
    AKYOL: (Tür.) Doğru, dürüst ve iyi yol.
    ALANALP: (Tür.) Fetheden fatih.
    ALANGU: (Tür.) Altın geyik.
    ALPAGUT: (Tür.) 1. Kurt. 2. Çiftlik sahibi. 2. Malı mülkü olan.
    ALPAĞAN: (Tür.) Cesur, yiğit, kahraman.
    ALPAK: (Tür.) Dürüst, kahraman, cesur.
    ALPASLAN: (Tür.) Arslan gibi cesur, yiğit, kahraman, savaş adamı. Büyük Selçuklu hükümdarı.
    ALPAY: (Tür.) Yiğit, cesur kimse.
    ALPAYDIN: (Tür.) Aydın, bilgili ve yiğit kişi.
    ALPBiKE: (Tür.) Genç, delikanlı.
    ALPDOĞAN: (Tür.) Doğuştan kahraman ve yiğit olan.
    ARTUÇ: (Tür.) Ucu sivri demirle donanmış mızrak.
    ARTUK: (Tür.) Selçuklu emiri.
    ARZIK: (Tür.) Dindar, sofu.
    ASAL: (Tür.) Temel, başlıca, esaslı.
    ASALET: (Tür.) Soyluluk,soy temizliği.
    ASUTAY: (Tür.) Hırçın tay.
    AŞIK: (Tür.) 1. Bir başkasını aşkla seven. 2. Dalgın, unutkan. 3. Tasavvufta Allah'a muhabbet duyan kişi.
    ATA: (Tür.) 1. Soyun geçmişte yaşamış ferdi. 2. Vermiş, veriş. 3. Baba.
    ATABEK: (Tür.) 1. Devlet idaresinde yetkiye mensup, lala. 2. Selçuklu devletinde şehzadelerin terbiyesiyle vazifeli şahıs.
    ATABEY: (Tür.) Devlet yönetiminde çalışan.
    ATABÖRÜ: (Tür.) Erkek ve yaşlı kurt.
    ATACAN: (Tür.) (Bkz. Ata).
    ATAÇ: (Tür.) Atalarla ilgili olan, Atalardan gelen.
    ATAERGiN: (Tür.) Çocuklarına, torunlarına akıl hocalığı yapabilen, doğru yolu gösterebilen olgun, bilgili ata.
    ATAMAN: (Tür.) Olgun, tecrübeli, hanların en yetişkin ve göreneklisi.
    ATAKAN: (Tür.) 1. ileri atılan. 2. Her işe giden adam.
    ATAKER: (Tür.) Atılgan, korkusuz er.
    ATAKLI: (Tür.) Namlı, ünlü, tanınmış.
    ATAKOL: (Tür.) Ataların bir kolundan gelen. Aile kolu.
    ATAKUL: (Tür.) Atasına hizmet ve saygıda kusur etmeyen, atasına candan bağlı kimse.
    ATAKUT: (Tür.) Mukaddes ata, kutlu ata.
    ATAL: (Tür.) Atalardan gelen örf, adet ve töreler.
    ATALAN: (Tür.) Ata gibi olmak, atalaşmak, ataların yerini doldurmak.
    ATALAY: (Tür.) Ünlü, şöhretli, namı olan.
    ATAMAN: (Tür.) 1. Başkan, önder, lider. 2. Don kazaklarının önderlerine verilen ad.
    ATAMER: (Tür.) Mertlik, cesaret, dürüstlük simgesi ata.
    ATAN: (Tür.) 1. Keskin nişancı, attığını vuran. 2. Fırlatan, savuran.
    ATAULLAH: (Tür.) Allah'ın bağışladığı, hediye ettiği, ihsanı.
    ATAV: (Tür.) 1. Herkesçe sevilen, öğülen, saygı gören ata. 2. Kabile büyüğü, saygı değer kişi.
    ATAY: (Tür.) Bilinen, tanınmış.
    ATIF: (Ar.) 1. Çevirme, imale. 2. Birinin işi veya sözü olduğunu ima etme. 3. Yüzünü çeviren. 4. Merhamet sahibi. 5. Beğenen.
    ATIL: (Tür.) Girişken olmak, ilerlemek için caba göstermek.
    ATILAY: (Tür.) 1. Ünlü, şanlı, şöhretli. 2. Atilla'dan sonra tahta geçen ünlü hükümdar.
    ATILGAN: (Tür.) 1. Karşısındaki engeleri aşabilen, atılabilen. 2. Cüretkâr, karşı gelebilen. 3. Hevesli, meraklı.
    ATiLLA: (Tür.) 1. Büyük, ünlü. 2. Savaşçı, fatih. 3. Hun Türklerinin büyük hükümdarı. 4. Babacık.
    ATKIN: (Tür.) Atılmış: Kumaş dokumasında kullanılan tabir.
    ATLAN : (Tür.) Ata binmek.
    ATLAS: (Tür.) 1. Üstü ipek, altı pamuk kumaş, diba. 2. Büyük harita. 3. Düz,
    AYTOLUN: (Tür.) 1. Dolunay. 2. Ayın on dördü gibi güzel.
    AYTUĞ: (Tür.) 1. Mızrağın ucuna yapılmış, ayın üstüne yapılan tüy. 2. Tuğ, tüy.
    BABA: (Tür.) 1. Birinci dereceden akraba. 2. Koruyucu, velinimet. 3. Kendi dölünden çocuğu olan erkek. 4. Saygı ifadesi olarak yaşlılara verilen unvan. 5. Zencilerde görülen saraya benzeyen hastalık. 6. Tekke i büyüğü. 7. Ecdad, Ata.
    BABÜR: (Tür.) 1. Hüküm dar, Hindistandaki Türk-Hint imparatorluğunu kuran kişi. 2. Böbürlenme.
    BAĞATUR: (Tür.) Cesur, yiğit.
    BAĞDAŞ: (Tür.) Dost, yakın arkadaş.
    BAĞIŞ: (Tür.) 1. Bağışlanan şey, ihsan. 2. Atlama, sıçrayış.
    BAĞIŞHAN: (Tür) Bağışlanan şey, bağış.
    BAĞLAM: (Tür) 1. Bir koşuttaki dörtlüklerin her-biri. 2. Herhangi bir olayda olaylar, ilişkiler, durumlar örgüsü ya da bağlantısı. 3. Cinsleri ayrı ya da birbirlerine yakın olan şeylerin bir arada bağlanması, deste, demet. 4. Dilbilgisin-de, önce veya sonra gelen kelimeyi etkileyen birim veya birimler bütünü.
    BAHADIR: (Tür) Yiğit, cesur. Mete 'nin diğer bir söylenişi, Timur soyundan Hindistan'da hükümdarlık yapmış Türk lider.
    BAHADIRHAN: (Tür.)(Bkz. Bahadır).
    BAKANAY: (Tür.) Gökyüzünde duran ay, açık seçik.
    BAKYAZI: (Tür.) Sevilen bir olaydan sonra verilen ziyafet.
    BALA: (Tür.) 1. Yukarı, yüksek, yüce. 2. Azat. 3. Yedek atı. 4. Çocuk, yavru.
    BALABAN: (Tür.) 1. Gürbüz, canlı, cüsseli, insan veya hayvan. 2. Çocuk bekçisi.
    BALAMiR: (Tür.) Eski bir Türk kağanı.
    BALGAM: (Tür.) Bal gibi tatlı, şirin.
    BALDEMiR: (Tür.) Şirin, güçlü, kuvvetli. an gelen.
    BALKAR: (Tür.) 1. Kuzey Kafkasya'da yaşayan bir Türk boyu. Kıpçakların bir kolu.
    BARANSEL: (Tür.-Fars.) 1. Yağmur mevsimi. 2. Yağmur.
    BARAY: (Tür.) Ezeli, önce-siz, önce'si olmayan.
    BARBAROS: (ital.) Kırmızı sakal. Baba-Oruç. Türk denizci kaptan-ı derya.
    BARIK:(Tür.) 1. Yeşillik, çayırlık yer. 2. Sivri tepeler arasında ki uçurum, yüksek kayalıklar-daki çatlaklıklar.
    BARIM: (Tür.) Servet, zenginlik, varlık.
    BARIN : (Tür.) 1. Güç, kuvvet. 2. Bütün, hep. 3. Moğol devrinde Orta Asya'da büyük beyliklerden biri. 4. Göğüs.
    BARIŞ: (Tür.) 1. Dirlik, düzenlik. 2. Savaşsızlık durumu. 3. Savaştan sonra silah bırakma, uzlaşma sulh.
    BARKAN: (Tür.) 1. Hareketli kumul. 2. Çöllerde rüzgarın esme yönüne dikey doğrultuda oluşan ay biçimindeki küçük kumsal kütle.
    BARKIN: (Tür) Yolcu, gezgin, yolculuk eden.
    BAŞKAYA: (Tür.) Kayala-rınbaşı, kuvvetli, güçlü.
    BAYAZID: (Tür.) (Bkz. Ba-yezid).
    200 TL ALAYIM PANPA
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster