0
Ne olacak olandan ne de benim oldurttuğumdan bahsedeceğim bu sefer. Yazacak o kadar çok şey varken; zihnime doldurduklarımı satırlara boşaltmaya bu kadar ihtiyacım varken yine de bunu anlatmalıyım.
Zamanını tam hatırlamamakla birlikte saltanatımı ilan etmemden yaklaşık bir 3 sene kadar önceydi. Uçmayı öğrenmeme daha çok vardı belki kanatlarım bile yoktu o zaman. ‘Hayal et yaşa’ olayına daldığımı zannettiğim dönemlerdi ki başıma gelen olay bununla alakalı. Yarattığım yalan denizlerinde boğulmamak için çırpınıyordum. Her zamanki rutin bar çıkış saatimdeydim, cepteki son parayı son biraya verdiğim düşünülürse param olmaması her zamanki gibi doğal karşılanırdı ve ben hala o son içkiyi iyi ki içmişim keyfindeydim ki yürümem gereken mesafe cebimdeki sigara sayısının karşılayamayacağı kadar uzundu; ciğerlerim dumansız bir yolculuğu asla onaylamayacaktı. Bedenimi üşütmeyen ruhumu donduran yaz yeli vardı havada: yalnızlığımı içime dokuyordu ilmik ilmik. Barda gibtir yediğim kızları düşünerekten keşke’lerimle yürüyordum ,‘huur çocuğu müzisyenler çok prim yapıyor bütün kızları onlar gibiyor.’ çıkmazından öteye gidemiyordum bir türlü. Kocatepe camiinin avlusuna geldiğimi fark ettiğimde çoktan bir banka oturmuş son sigaramdan son nefeslerimi çekmekteydim. Oracıkta sızıp bedenimi Ankara soğuna tecavüz ettirmek üzereyken yan banka birisinin yerleştiğini fark ettim. On saniyelik bir ‘hagibtir pgibozu’ndan sonra cesaretimi toplayıp elemandan bir sigara istemek üzere dikeldim. On saniyelik tartar bakışmalardan sonra:
-hacı sigaran var mı?
Hiçbir şey söylemeden uzattı. Konuşmamasını ‘al da gibtir git’ olarak algılamama fırsat vermeden:
-hayırdır? Deyiverdi
-‘hiç sabah namazını bekliyorum.’ demiş bulundum ‘ya sen?’
-ben dışarıda kaldım baba geç olunca eve gidemedim işte
(gibtir bu da benim gibi keşti) dalga geçmeye karar verdim elemanla.
-hacı gel sabah namazına gideriz buranın müezzinlerinden biri benim çok samimi arkadaşım(gibsen kabul etmezdi) namazdan sonra muhabbet eder çay içeriz falan vakit geçer. Uyar mı sana?
-sen dindar birine benziyorsun. Her sabah gelir misin böyle namaza?
(lan gece gece eğlence çıktı)
-Tabii hacı!(ancak adın ne sorusuna bu kadar emin cevap verebilirdim. Cidden güzel oyunculuk çıkarıyordum)
O an performansımın heyecanıyla izmariti içtiğimin farkına varmamışım bile elim yanana kadar da fark etmedim.
-Ne iş yapıyorsun baba?
-Babamın yayınevi var daha çok dini kitaplar basıyoruz. Ben orada dizgi işlerine bakıyorum.
-Dini yönden bayağı bilgilisin yani üstad?
-Evet, daha çok fıkıh (Allah kaç dese bana orada anında teist bir pgiboz yaşayabileceğim halde:)
-Ben de hep meraklı olmuşumdur fıkıh (fıkıh ne lan?) ilmine
Sigara isteyeyazdım dur lan biraz ilgili görün elemana karşı sonra istersin :
-Sen ne iş yapıyorsun hacı?
Ayağa kalktı ‘aha gidiyor manyak’
-Nereye hacı? hani sabah namazı
-Ezan okumaya
-Bari bir sigara verip gideydin müezzin efendi
-Sen içeceğini içmişin zaten ‘tak’ iç
-Eyvallah
O günden sonra Kocatepe’ ye 100 metreden yakın olmadım(ha arada Tenedos’da oturuyoruz o ayrı). Hiçbir camiye de 5 metreden yakın değilim. Ve biliyorum bir gün o kadar yakın olacağım; belki de beni Kocatepe’den kaldırırlar.
Hatta bu vasiyetim olsun…
Tümünü Göster