1. 1.
    +2 -1
    KEMALiZM iDEOLOJi – SiSTEM DEĞiLDiR

    Herşeyden önce bilinmelidir ki; Kemalizm bir rejim şekli, bir ideoloji, bir sistem değildir.

    10 yıl önce Kemalizm diye bir yönetim şekli yoktu ki, bugün o yönetim çökmüş, yerine yeni bir sistem kurulmuş olsun.
    Kemalizm, ilkeler-prensipler bütünüdür, yani bir doktrindir.
    Bu ilkelere dünyanın başka bir ucunda bir insan da sahip olabilir.
    O insan da özgür vatandan, halkçılıktan, devrimcilikten, devletçilikten yana olabilir.
    Ama Türkiye’deki adı önderinden dolayı Kemalizm olmuştur.
    Bu adı koyanlar da batılılardır. Aynı Anadolu’ya “Türkiye” diyenlerin de batılılar olması gibi.

    Dünyada feodal kalıntıları gözardı ettiğimizde iki sistem vardır.
    Kapitalizm ve sosyalizm.
    Bunlar çeşitli versiyonlarla türlere ayrılarak uygulanırlar.
    Örneğin sosyal demokrasi kapitalizmin mi yoksa sosyalizmin mi bir versiyonu olduğu tartışmalıdır.
    Uygulamada çok farklı ya da yetersiz örnekleri olduğundan kesin bir niteleme yapılamamaktadır.
    Ama sosyalistlerin gözünde kapitalizmin, kapitalistlerin gözünde sosyalizmin dalıdır.
    Benzer şekilde karma ekonomi de, kimi liberallerce sosyalizmin, kimi sosyalistlerce de kapitalizmin dalı olarak görülmüştür.
    Başlangıçta Türkiye için düşünülen hedef devlet sosyalizmi olsa da, zaman içinde bunun uygulaması olanaksız görüldüğünden,
    devletçilik ağır bassa da milli bir anlayışla kapitalizmin temelleri atılmıştır.
    Kemalist fikirler bu temeller üzerinde biçimlenmiştir.

    Kemalizm bir sistem olmadığı için çökmemiştir.
    Sahip olduğu ilkelerin çoğu da çökecek türden değildir.
    Bu ilkelerden tam bağımsızlık, laiklik, halkçılık, yurtseverlik, cumhuriyetçilik-demokratlık ve devrimcilik daima varlığını sürdürecek ve şiddetle savunulacak ilkelerdir.

    Bugün bu ilkeler devlette ve devleti yönetenlerde mevcut mudur?
    Hayır.
    10 yıl önce mevcut muydu?
    Hayır.
    40 yıl önce mevcut muydu?
    Hayır.

    Örneğin 30 yıl önceki Kenan Evren’in düşünce yapısını ele alalım:
    Tam bağımsızlıktan yana olduğu söylenebilir mi?
    Hayır.
    Halkçı mıydı, devrimci miydi, yurtsever miydi?
    Hayır.
    Laiklikten yana mıydı, demokrat mıydı?
    Hayır. Demokrat olsaydı darbe yapmazdı. Laiklikten yana olsaydı; her konuşmasında ayetlere yer vermez, din dersini zorunlu kılmazdı.

    Öyleyse neyin yıkımından, çöküşünden söz ediliyor?

    Kemalizmin ilkeleri insanlarımızın kafasında mevcuttur.
    Kimi insanımız bu ilkelerin tamdıbına sahiptir.
    Kimi insanımız bir kısmına.
    Örneğin halkçıdır, laiklikten yanadır, devrimcidir, demokrattır ama devletçi değildir.
    “Ben Kemalistim” diye düşünmez. Öyle bir savunusu ya da etiketi yoktur. Ama laikliğe sımsıkı bağlıdır, yurtseverdir, çağdaşlıktan, devrimlerin korunmasından yanadır.
    Ama iktidarı elinde bulunduranların amaçları-hedefleri bu kişilere terstir. Onlar iktidarın önünde bir engeldir.
    O yüzden onları tasfiye etmek ister. Kurumlardan bu nitelikteki kişileri temizlemeye çalışır ve cemaat yanlılarını, gericileri, laiklik karşıtlarını kadrolaştırır.

    Bizim liboş kafalı sapkın oportünistler de bu duruma “Yaşasın kemalizm yıkılıyor, çöktü. Ohhh!” diye alkış tutar.
    Halbuki o kurumda kendileri de olsaydı, sırf laikliği savunduğu için tasfiye edilenler arasında yer alacaklardı.
    Ama bu şapşallara “Kemalizm’in tasfiyesi” diye yediriliyor.

    Kemalizm’in ilkelerinin bütününe sahip Kemalistler çoktur elbette.
    Ama o ilkelerin bir kısmına sahip olanlar daha çoktur.
    Ve gericiler ayırdetmeksizin tümünü Kemalizm kefesine koyar.
    O yüzden sosyalistmiş, sosyal demokratmış, sağcıymış-solcuymuş ayırmaz.
    Kemalistleri çökerttiklerini söylediklerinde hepimiz çökmüş sayılırız.
    Çünkü artık laiklik çökmüştür, demokrasi çökmüştür.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster