1. 1.
    +26 -8
    açıklıyorum gelin.

    96-2000 yıllarında galatasaray lige bileğinin hakkıyla alın teriyle sahada oynayarak ambargo koymuştu. bu oyununu avrupa'ya da yansıtıyordu milanlar madridler arsenaller leedsler(o yılların en flaş ekiplerinden biri) dortmundlar ve adını sayamadığım bir çok avrupa devi galatasarayın karşısında diz çöküyordu.

    galatasaray ligde önüne geleni devirdiği gibi avrupada da önüne geleni deviriyordu çünkü ortada emek vardı alın teri vardı. galatasaray futbol oynuyordu, bu çok önemli.

    galatasarayın önlenemez yükselişi kuşlar arasında korku, endişe ve hasetlikle izleniyordu. bu galatasarayın önü derhal kesilmeliydi şampiyonlukları çalınmalı avrupadan gelen gelirlerle açılan fark derhal kapanmalıydı.

    nitekim ali şen de böyle söylüyordu; "bu galatasaray'ın önü kesilmeli"

    galatasarayı sahada durduramayanlar işi masabaşında bitirmeliydiler, bu şike ve teşviklerle olacaktı ve öyle de yaptılar.

    işte bu yüzden fenerbahçe şike ve teşviklerle 2001'den sonra şampiyonluk kazanmaya başladı. ligde şampiyon oldular hakemlerle galatasarayı da yendiler ama avrupaya her gidişlerinde madara olup geri geldiler. çünkü orada şike yoktu çünkü orada hakkıyla oynayan kazanıyordu. bu yüzden avrupa her önüne gelen feneri marizliyordu.

    şike ve teşviklerle kazanılan avrupa biletleri fenerbahçe için gelir ve transfer kaynağı oluşturdu, avrupadan para geldikçe transfer yapıldı kadrolar güçlendirildi, amaç da buydu aradaki fark kapansın.

    herşey aziz yıldırımın itiraf ettiği gibi; "futbolun sahada kazanılmadığını anladım."

    bu laf çok şeyi açıklıyor tabii anlayana...

    edit: (bkz: ankaragücü ve 8 0 olayı)
    ···
   tümünü göster