1. 1.
    +3 -2
    hz. muhafazid (s.a.v) anlatıyor:

    malik cehennemden iğne deliği kadar bir yer açtı.
    oradan iplik inceliğinden siyah bir duman çıktı.
    o duman bir saat çıksaydı; bütün yeri ve semaları
    o dumanın karanlığı sarardı.

    güneşin, ayın ve diğer aydınlık veren
    şeylerin ziyası ve nuru görünmezdi; mahvolurdu.
    ancak malik, o deliği o anda eli ile sığadı;
    o duman yok oldu.
    bana şöyle dedi:

    -buradan içeri bakın.

    bakınca gördüm ki,
    cehennem birbirinin atında yedi tabakadır.
    en yukarısı cehennemdir ki; oraya müminlerin
    en asileri girer. bunun azabı, diğerlerinden hafiftir.

    2.si lezadır.
    buraya nasara girecektir.

    3.sü hutamedir.
    buraya da yahudiler girerler.

    4.sü sairdir.
    buraya da sabiler girerler.

    5.si sakardır.
    buraya da mecusiler girerler.

    6.sı cahimdir.
    buraya da müşrikler girerler.

    7.si haviyedir.
    buraya da münafıklar girerceklerdir.
    bir de allahlık davası güdenler girerler.
    firavun, nemrut gibi.

    ben, aşağı tabakada olanların azaplarının şiddetinden
    bakmaya takat getiremedim. ancak üst tabakada
    olanlara baktım; buraya ümmetimin asileri girerler.
    buraya bakınca gördüm ki:

    orada ateşten yetmiş derya var.
    her deryanın kenarında ateşten birer şehir var.
    her şehirde ateşten yetmiş bin ev var.

    her evin içinde ateşten yetmiş bin sandık var.
    o sandıkların içinde de, erkekler ve kadınlar var.
    oraya hapsolmuşlar; yanlarında yılanlar ve akrepler var.
    şöyle sordum:

    - ey malik,
    bu sandıkların içinde hapsolanlar
    kimlerdir?

    şöyle anlattı:

    - bunların bazısı insanlara zulüm edip
    haksız yere malını alanlardır.
    bazısı da büyüklük sayıp zalim
    cebbarlık edenlerdir.
    halbuki büyüklük,
    celal ve ikram sahibi
    yüce allaha mahsustur.

    sonra, bir kavim gördüm;
    dudakları deve ve köpek dudakları gibi idi.
    karınları da şişmişti. zebaniler, ateşten tokmaklarla
    bunların karınlarına vurup duruyorlardı.

    karınlarında bağırsakları kopuyor;
    dübürlerinden dökülüyordu.
    tekrar içlerinden bağırsak yaratılıyordu;
    zebaniler yine vurup döküyordu.
    onlara böylece azap ediyorlardı.

    -- bunlar kimlerdir? dedim;
    malik şöyle anlattı:

    bunlar ümmetinizde yetim malını
    haksız yere yiyenlerdir.

    bir kavim gördüm,
    karınları dağlar gibi şişmişti.
    içine yılanlar ve akreplerler dolmuştu.
    orada hareket edip ıstırap veriyorlardı.

    bunlar ayağa kalkmak istedikleri zaman,
    karınlarının büyüklüğünden ve yılanların,
    akreplerin hareketlerinden kalkmaya
    güçleri yetmiyordu. yıkılıyorlardı.
    sordum:

    bunlar kimlerdir? dedim;
    malik şöyle anlattı:

    bunlar ümmetinizden faiz yiyenlerdir.

    bundan sonra,
    bir alay hatunlar gördüm;
    bunların saçlarından asmışlardı.
    bunlar için:
    -- kimlerdir? diye sordum;
    malik şöyle anlattı:

    bunlar, şu kadınlardır ki;
    yüzlerini ve saçlarını örtmeyip
    erkeklere gösterirler.
    kocalarından başkasına zinetlerini açarlar.
    kocalarına eza ve cefa ederler.

    bundan sonra,
    bir takım erkek ve kadın gördüm;
    bunların dillerinden ateş çengellerle asmışlardı.
    tırnakları bakırdandı. kendi yüzlerini yırtıp
    parça parça ediyorlardı.

    bunlar kimlerdir? dedim;
    malik şöyle anlattı:

    bunlar yalan yere şahidlik edenlerdir.
    koğuculuk yapıp söz gezdirenlerdir.

    bundan sonra, bir alay kadınlar gördüm;
    bunların kimisini göğsünden asmışlar;
    kimisini de ayaklarından baş aşağı asmışlardı.
    bunlar feryad ve sayha atıp duruyorlardı.

    bunlar kimlerdir? dedim;
    şöyle anlattı:

    bunlar zina edenlerdir;
    ayrıca çocuklarını düşürüp katil işi işleyenlerdir.

    bundan sonra bir alay adamlar gördüm;
    bunlar kendi yanlarının etlerini koparıp
    ağızlarına koyuyorlardı. yemeyip ağızlarında
    gizliyorlardı. ama zebaniler onları:

    yiyin. diye zorlayıp istemeyerek yediriyorlardı.
    tekrar koparıp ağızlarına alıyorlardı. zebaniler
    tekrar yemeleri için onları zorluyorlardı.
    bu şekilde onlara azap ediyorlardı.
    -- bunlar kimlerdir? dedim; şöyle anlattı:

    bunlar, ümmetinizden şu kimselerdir ki,
    insanları yüzlerine karşı ayıplar; zemmederler.
    ayrıca arkalarından kötüleyip gıybetlerini ederler.
    elleri, dudakları, kaşları ve gözleri ile işaret ederek
    insanları alay alırlar.

    bundan sonra bir kavim gördüm ki,
    bunlar tam susadıklarından ötürü susuzluktan
    yanıp feryadla su istiyorlardı. onların bu isteklerine
    karşılık ateşten kadehlerle kaynar sular verilip;
    iç diyerek zorlanıyorlardı. onlar bu kadehi ağızlarına
    yakın zütürdükleri zaman o suyun şiddetli kaynamasından
    yüzlerinin etleri pişip kadehin içine dökülüyordu. içince de,
    bağırsakları parça parça olup dübürlerinden dışarı dökülüyordu.

    -- bunlar kimlerdir? dedim; şöyle anlattı:
    ümmetinizden şarap ve keyif verici şeyleri içenlerdir.

    bundan sonra, bir alay kadın gördüm;
    baş aşağı ayaklarından asmışlar. dilleri uzayıp
    ağızlarından sarkmıştı. zebaniler, onların dillerini
    ateşten makaslarla durmadan kesiyordu. zebaniler
    onların dillerini kestikçe uzuyordu ve bunlar eşekler gibi
    anırıyorlardı, köpekler gibi uluyorlardı.
    -- bunlar kimlerdir? dedim; şöyle anlattı: _
    bunlar ölüsü öldüğü zaman,
    feryadü figan eden kadınlardır.
    ···
   tümünü göster