1. 151.
    0
    @58. hayır aciz değil tabiki de. 1.si kitapla düzelmeyen bir insan için yeni bir kitap gereksiz olur. 2. si hâl böyle olunca sen kendi soruna kendin cevap vermiş oluyorsun. günah sevap diyoruz. sen bir adam öldürdün diyelim. bu adamı öldürmek ya da öldürmemek senin elinde olan birşey değil mi? şimdi adamı öldürdün diyelim. bunun suçunu tanrı'ya atabilir misin? ya da benim mensup olduğum dün buna engel olmamı sağlamadı diyebilir misin? el-kaide diyorsun. amerika'nın el- kaide nedeniyle afganistan'a girmesi din ile alakalı birşey mi yoksa george bush'un ve kabinesinin suçu mu? kutsal kitaplar da (tahrif edilmiş yerleri hariç) burada doğru insan profili çıkaran din kurumu mu suçlu yoksa insan mı? bence insan tabi ki de insan suçlu. mesela senin baban sana a seçeneğinin sana zarar vereceğini söylediği halde senin a seçeneğine yönelmen, babanın sana yeterince telkin vermediği ile mi alakalı yoksa senin dinlememen ile mi alakalı? i̇slam herşeyi düzeltmiş mi? diyorsun. ben soruyorum hangi din olursa olsun. mensup olduğun dine ne kadar bağlı kaldın? dinlerin çoğu insanlara ve kendine zarar vermenin yanlış olduğunu söylüyor. buna uymaman tanrı'nın acizliği ile mi açıklanabilir? yoksa senin acizliğin ile mi? sen kendi iyilik ve kötülüklerinden sorumlusun. bu senin kaderini bir nebze olsa belirlemeni sağlıyor. sen bir kötü iş yapacaksın diyelim. sen kendi aklını kullanabilecek kabiliyettesin ve kötü işi engelleyebilecek vasfın var. tanrı bunu bildiği için yapacağın işe müdahil olmaması, o'nun acizliği ile mi açıklanabilir?
    ateist neden sürekli cehennem de kalacak diyorsun. bir örnekten yola çıkalım; sen sabah bakkala gidip ekmeğini alabiliyorsun değil mi? o ekmek buğdaydan müteşekkil. bir an yemek yemek ihtiyacımızın olmadığını varsayalım. o zaman bu buğday senin için birşey ifade etmezdi değil mi? fakat yemek yıme ihtiyacımız var ve ekmek için buğdayın gerekli olduğunu biliyoruz. sence neden yemek yeme vasfımız var? bir ihtiyaçtan mı ?evet. zorunluluk mu? evet. peki bu zorunluluk olmasaydı neden sorusunu sorar mıydın? hayır sormazdın. fakat şimdi sormak saçma geliyor sana. bizim yemek yeme vasfımız var var ve bu ekmek bize kadar geliyor. yemeği bulamadığımız zaman karnımıza ağrılar giriyor ve açlığın çok kötü birşey olduğunu o an anlıyoruz. bulduğumuz zaman nasıl mutlu oluyoruz ve açlığın kötü birşey olduğunu, tok olduğumuz zaman pek aklımıza getiremiyoruz. peki bu ihtiyacımız karşılandığı zaman hiç düşünmüyor musun? acaba bu döngü neden ortaya çıkmış? ben aç kaldığım zaman kötü oluyorum fakat tok olduğum zaman olmuyorum. bunuur gerektiren birşey olmalı. aç iken keşke yemek olsa dediğin de, bir yemeğin olmasını ve seni doyurmasını istiyorsun. yemek bulup doyduğun da ise kafan rahat birşey düşünmüyorsun. burada bir çelişki var. aç iken acizsin, tok iken aciz değilsin, hiçsin yani. bunu yapan ve düşünmeni gerektiren birşey var adını koyamadığın dimi? bu tanrı'nın yaptığı varsayalım, yani senin önüne gelecek olan yemek, onun yeryüzünde ki bir nimeti olarak kafamızda bi tutalım ve şimdi sen yemeğini yiyorsun doyuyorsun oohhh kafam rahat doydum diyorsun. bunun nasıl olduğunu da hiç düşünmüyorsun. fakat diğer insan allah'ın varlığına inanmıyor fakat açlık tokluk olgusunun birşeylerden dolayı gerçekleştiğini düşünüyor, birşeyler var fakat adını koyamıyor. o yüzden tok iken aç bir insanın halinden anlıyor. hanginiz daha masum sunuz? sen mi yoksa, birşeyleri düşünen insan mı? o düşünen insan belki tanrı'ya tapmıyor, fakat nimetinin değerini bilip ona göre davranıyor. o cehennem de yandı fakat bir zaman sonra cennete gitti.sen hep cehennem de kaldın. bunda ki fark nedir sence? değer bilip ona göre davranmak mı yoksa, inanıp inanmamak mı?
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster