1. 151.
    0
    @134
    birbiriyle çelişen ayetleri yoktur. bozulmamış incilde hz. isa kesinlikle allahin oglu olarak tanılmamıştır. hatta şuanda reddettikleri hz. muhafazid (s.a.v)'in geleceği de yine bozulmamış incilde müjdelenmekteydi. 1400lü yıllarda iznikte bir büyük konsey kurulmuş, herkesten bir incil yazılması istenmiş ve içlerinden 4 tanesi seçilmiştir. biliyorsun matta markus luka yohanna isimli yazarların yazdıkları kabul edilmiş ve onların yazdıkları incili oluşturmuştur. incili de açıp bakarsan zaten insan yazısı olduğu bellidir. çünkü o kitapta o 4 adamın gördüğü ve yaşadığı ve duyduğu (tabi bunlar tamamen sallamasyon) anılar dile getirilir. o zamanki roma imparatorunun hristiyanlığın yükselişini gördüğü ve bu dini kendilerine katmak istediler. ama o zaman roma imparatorluğunda paganizm hakimdi. bunlar içinde de çoğunluk halk güneşe tapardı. zamanının roma imparatoru eski dinlerinden gelen alışkanlıkları bozmadan yeni gelen din olan hristiyanlıkla harmanlaranarak insanların daha kolay hazmedeceği bir hale getirmek istedi. sana bir misal vereyim. hristiyanlar ayinlerini pazar gunleri yaparlar. pazar günü ingilizcede "sunday" dir. bu da güneş günü anlamındadır. bu da eski paganizm kültürüyle hristiyanlığın insan eliyle nasıl harmanlandığına bariz bir kanıttır. yani dediğim gibi onlar allahın kitabına değil kendi oluşturdukları büyük iznik konseyinde oluşturdukları kitaba inanıyorlar.
    allah zamandan bağımsızdır ama hitap ettiği bizler zamandan bağımsız değiliz. allah bize yardım etmek amacıyla dinler ve peygamberler göndermiştir. bu da onun ne kadar merhametli oluşuna delalettir. çünkü hiç yardım göndermeden de kendisine inanılmayı talep edebilirdi. zalim olanlar onun emirlerini yerine getirenler değildir. onun gönderdiğini bozanlardır, onun gönderdiği peygamberlere zulüm edenlerdir.
    museviliğin kitabında yani tevratta ama bozulmamış tevratta daha sonra peygamber ve din geleceği müjdelenir, aynısı bozulmamış incilde de vardır. ama bozulmamış kur'anda bu dinin son din olduğu gelen peygamberin de son peygamber olduğu açıkça belirtilmektedir.
    bize verdiği iradeyle allahı tamamen algılamamız beklenmiyor. şuan hiç bir dinden ve kitaptan uzak hiç birşey görmemiş bir insan sadece göğe dağlara ağaçlara yapraklara ve kendine bakıp beni bir yaratan vardır, bir yaratıcı vardır diye iman etse onun sınavı bitmiştir ve o sınavını geçmiştir. keza şuanda allahın varlığını, o'ndan başka ilah olmadığını ve hz muhafazid (s.a.v)'in onun kulu ve elçisi olduğuna iman eden için de iman noktasında sınav geçilmiş sayılmaktadır. tabi bunun neticisinde ibadet noktasındaki sınavlar başlar.
    ilk insan hz. adem aynı zamanda ilk peygamberdir. yani din ilk başından beridir vardır.
    ibadet şekillerinin değişmediğine (onları insanların değiştirdiğine) apaçık örnek, hz.musanın açtığı nehirden geçerken üzerine kapanan firavunun secdeye gitmesidir. hala daha o şekilde müzededir. secde halindedir.
    insanlar birbirine değil allaha muhtaçtır. bu dünya için böyledir. mahşerde biz rahmeti, allahtan isteyeceğiz herhangi bir kuldan değil. insanlar birbirini sever, ama insanlar cismani şeyleri de sever. insan sevdiği herşeye muhtaç değildir. sadece allaha ve devamında onun rahmetine muhtaçtır.

    sen diyorsun ki neden aşama aşama yetiştirmiş diyerek, neden insan annesinin karnından 30 yaşında doğmuyor diyorsun. bu şekilde yaratılmışız. bir anda tüm tekamülünü tamamlamış olarak yaratılmıyoruz. doğruları ve kitapları sürekli değiştiren insanlardır. ilk mesajımda ilk satırda ne dedim, allah bize irade vermiş ve nefs vermiş. bu noktayı kaçırma. annesi cocuklarının kavga etmesine nasıl razı olmazsa aynı şekilde allah da bizim kavga etmemize razı olmaz. ancak insanlarda olan nefs ve iradeye de karışmaz. yoksa sınav sınav olmaktan çıkar. insanların böyle durumlara girmesine müdahale etmiş ama onu da din göndererek ve insana muazzam bir beyin vererek yapmış. bak ben size bir muazzam beyin verdim bununla doğruyu yanlışı ayırt edebilirsiniz. bir de muazzam bir din gönderdim ekgibsiz hatasız. bunu da bu beyninizle algılayabilirsiniz. o zaman hala neden iman etmezsiniz diye düşünmektedir allahu teala.

    buraya kadar senin sorularını cevapladım. hiç bir soruna da baştan savma yada kaçamak cevap vermedim. hepsini ekgibsiz bir şekilde cevapladım. şimdi ben sana birkaç soru sormak istiyorum.

    şimdi bir kitap olsa elimizde, uzunca çok harika bir kitap. içinde muazzam bir sanat muazzam bir işleyiş var.
    bu kitap kendi kendine rast gele bu hale geldi diyebilir miyiz?
    ya şu evren? bu sanat? bu en ufak atomuna kadar muazzam çalışan, bir elektronu, protonu bile muazzam hatasız çalışan herşey? ya insan? bu muazzam beyin? konuşabilme, düşünebilme?
    bunlar sanat değil mi? bunlar nasıl kendi kendine olsun?
    düşünsene eğer yağmur denen birşey yağıyor. onun yerine neden kezzap yağmıyor?
    üzerimize her an kezzap yağabilmesinin mümkün olduğunu bilen kimya âlimi prof. dr. arthur macomb bu konuda şunları söyler: “ne zaman şimşek çakıp gök gürlese, semâdan yağmur yerine nitrik asit yağacak diye soluğum kesilir, rengim kaçar, sığınacak bir yer ararım. çünkü havada nitrik asit teşekkülü için bütün şartlar hazırdır.”
    neden kezzap yağmıyor da damla damla o güzel, o harika, o muhteşem yağmur yağıyor?

    allah'ın varlığı ve onun rahmeti her an heryerde tecelli etmiş bize kendisini göstermektedir.
    allah'a bu kadar isbata rağmen nasıl olur da inanmayız?
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster