1. 1.
    +2
    liseye ilk başladığımız yıllar... sömestr tatili... her tatilde olduğu gibi istanbula gitmişim yine... 1 şubat sabahı... suadiyede teyzemlerdeyim... sabah sabah teyzemin kızı tvyi açtı... her kanalda aynı haber , barış manço dün gece öldü... hepimizin gözünden yaşlar dökülmeye başladı... ya niye ağlayalım ki elin adamı... ama öyle değil... o öyle bir adamdı ki hepimizin öz abisiydi... hüngür hüngür ağlıyorduk hepimiz... hemen bindik kuzenin arabasına , doğru modaya... bizim gibi binlerce insan... hep bir ağızdan şarkılar söyleniyor...

    o gün oraya kadar gidip de barış manço'nun evini bulamamanız imkansız... öyle bir karabalık , hepbir ağızdan şarkılarını mırıldanıyor ki , o mırıldanma bile devasa hoparlörleri bastırabilecek güçte bir ses oluşturuyor ki , değil sokak , mahallelerce öteden duyabilirsiniz sesleri...

    sadece evin önü değil , bütün sokak türbeye dönmüş , boş bulunan her yere bir mum yakılmış... rumlar , ermeniler hristiyan adetlerine göre dua ediyor , yanında bir müslüman kuran okuyor barış abisi için... yahudiler diz çökmüş kendilerince ağıtlar yakıyor onun için...

    o bir dinin , bir ırkın abisi değildi...

    o türküyle , kürdüyle , lazıyla , rumuyla , çerkeziyle , ermenisiyle , yahudisiyle , yörüğüyüle , ve daha niceleriyel , tüm türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının abisiydi...

    cenazesinde , japonyadan amerikaya kadar 72 milletten insan vardı...

    türkiye o güne kadar o kadar büyük , o kadar kalabalık bir cenaze görmemişti , muhtemelen bir daha da görmeyecekti...

    çünkü o , barış abinin cenazesiydi...
    ···
   tümünü göster