1. 226.
    0
    sen arabaya git, ben geliyorum diyor. biraz sonra yanında 3 tane adamla geliyor. ellerinde ambalajlanmış çerçeveler. anlıyorum ki melis bir sürü tablo almış. hepsini arabanın bagajına ve arka koltuğa dolduruyorlar. melis yanıma oturup, sür bakalım diyor. niye aldın melis, bunlar taktan şeyler diyorum. aldım işte diyor. kaç para dediğimde, birkaç bin olduğunu öğreniyorum. bütün yol küfürler savurarak sürüyorum arabayı. marketten alışveriş yapıyoruz. vodka ve kırmızı şarap alıyoruz ve yemeklik bir şeyler. tüm tabloları salona bırakmamı istiyor.

    ardından yemek yapmaya başlıyoruz. sofra kuruluyor, şarap baş köşeyi alıyor. gece önemli bir davete gidecekmişiz gibi giyinmiş. benim de öyle giyinmemi istiyor. niye, diyorum. kutluyoruz, diye yanıtlıyor. neyi? sözcüğü çıkıyor merakla dudaklarımdan. bu kuvvetli bir kahkaha atıp elindeki salatayı masaya bırakıyor. ben de yukarı çıkıp giyiniyorum. kravat falan. kendimi bir deli gibi hissediyorum. merdivenlerden inerken handel - sarabande'in sesini duyuyorum. hafif hafif geliyor. yükseliş ve düşüşler. yürüyüşüm değişiyor. salonun tek cephesi sırf camlardan oluşuyor, havuza bakıyor o kısım. o camların önündeki perdeleri iki yana açmış havuzu görüyoruz. ve havuzun önünde ufak bir tepe oluşturmuş tabloları. şoka giriyorum. tabloların yanında melis, bana bakıyor gülümseyerek. kıpkırmızı elbisesinin üstünde, kıpkırmızı olmuş dudaklarıyla gülümsüyor. ve kibritten yükselen alevi tabloların üstüne bıraktığı gibi tablolar yanmaya başlıyor. soğukkanlılıkla içeri yürüyor, kırmızı topuklu ayakkabılarının tıkırtısı sarabande'i sekteye uğratıyor. cam kapıdan geçip sofraya geliyor. sandalyenin önünde bekliyor. sandalyesini çekmemi bekliyor, çekiyorum. oturuyor ve öne itiyorum o oturmadan önce.

    ben de karşısına geçip oturuyorum. hayranlıkla tablolara bakıyor. sarabande tüm görkemi artırıyor. alevler yükseliyor. ben şarapları dolduruyorum. o kadehi ağzına zütürüp izliyor ve kadehte bıraktığı ruj lekesini siliyor. hayranlıkla bakıyor, alevlerin ilk anki görkemi düşerken sarabande de bitiyor. başka bir şey çalıyor ama adını bilmiyorum, muhtemelen beethoven ama bilmiyorum. ateş tek düze yanmaya devam ediyor, sakince. o da önündeki eti kesip yemeye başlıyor. benim ağzımdan tek kelime çıkmıyor, uzunca bir sessizlik. şoktayım. lokmalar bile boğazımdan aşağı inmiyor sanki.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster