1. 4101.
    +9 -1
    http://fizy.com/#s/1dlbr3

    karnımda tuhaf ağrılar *, aklımda sebze çorbasından hallice karmaşıklıkta düşünceler ile buluşma yerine varmıştım..

    kimse yok..saat 6 yı 5 geçiyor..hava kararmak üzere..sokak lambaları yanmaya başlamış bile..
    değişik şekilli oturaklardan birine çöküp beklemeye başladım..

    acaba gelmemek gibi bir hataya düşer miydi?..böyle bir trip ve davranışın sonucu ikimiz açısından da korkunç olurdu doğrusu..zira ben genelde hata yapmaya, dolayısıyla da affedilmeye alışkın olan tarafım..hiç affetmeye çalıştığım olmadı..eğer böyle bir zorunluluk oluşursa, onu da beceremeyeceğimden korkuyorum..
    sahi beyler, sürekli birilerinin affına sahte ihtiyaçlar duyan biri, sizce affetmeyi bilir miydi?
    yoksa karşısındakini de kendi gibi kolpa addedip, "şimdi affediyorum ama yakında o zaten kendisi beni gibtir edecek, en iyisi elime gelmişken ben bitireyim" mi derdi..

    ne derdim dersiniz?..ne tepki verirdim?..aldatılsam..ihmal edilsem..ekilsem..yalan söylensem... ne yapardım?..bunu hiç düşünmemiştim doğrusu..

    yirmi dakikalık bekleyişin ardından tanıdık bir siluet belirdi ana yolla parkın kesiştiği kaldırımlarda..ceyda geliyor..beni fanteziden fanteziye sürükleyen kırmızı-siyah pileli okul eteğini de giymiş..bu kez altında ten rengi çoraplar var..ya da ben öyle olduğunu düşünüyorum, herhalde çıplak olacak değil bu havada..topuklarının mermerlerin üzerinde çıkardığı haşin ses git gide yaklaşıyor..kıpkırmızı boyalı dudaklarını görmeye başlıyorum nihayet, allık ya da soğuktan dolayı pembeleşmiş yanakları ve nihayet maskaralı kirpiklerini görebileceğim kadar yaklaşıyor..
    fazla güzel..
    fazla özgüvenli..
    fazla gösterişli..

    -acaba yolda laf atan oldu mu?
    -..hey..bunu neden düşünüyorum ki?
    -çünkü o senin sevgilin?
    -öyle mi?
    -evet! ve ona seni seviyorum demeni istiyor..
    -yok artık?
    -sonrasında onunla daha fazla ilgilenmeni de isteyecek..daha fazla mesaj atmanı, daha sık buluşmayı, ona daha fazla sevgi sözcükleri söylemeni isteyecek..ailesiyle ilgili sorunlarında yardımcı olmanı isteyecek, tabi günlük hayatta karşılaştığı zibilyon tane problemi çözmeni de..
    -sus..
    -onun sana ve ilgine ihtiyacı var tsigalko, tıpkı tüm diğer hemcinsleri gibi..erkek olmadan ayakta durabilen bir kadın gördün mü sen?
    -yeter!
    -sana her daha fazlasını verdiğinde, senden de daha fazlasını isteyecek..öyle ki bir yerden sonra zarar etmeye başlayacaksın..seni kendine bağımlı hale getirecek!
    -sus dedim! sus! sus! yeter allahın belası..yetmedi mi hayatımı mahvettiğin! çek ellerini üzerimden..çek ellerini sevdiklerimin üzerinden!!!

    -ben senin hayatını mahvetmeye değil, kurtarmaya çalışıyorum..yaşayamayacağın şekilde yaşamaya çalışma..sevemeyeceğin şekilde sevmeye de..bu senin sonun olur..

    -sen bana tavsiye verecek durumda değilsin..asıl mahvolmuş olan sensin..lanetli..ezik..çürük..iğreniyorum senden!..
    -ne düşünürsen düşün..ben, senim..senin bir parçanım..ve benden istesen de kurtulamayacaksın..çekiştirerek sadece daha fazla kanatırsın..asla kopartamazsın..
    -allah belanı versin senin..allah belanı versin..
    -bela okuma tsigalko, özellikle de kendine ;)...

    yüzüm ne haldeydi kim bilir..aynada kendimi görsem acıyıp sadaka verirdim herhalde..

    ceyda da pek güler yüzlü denmeyecek bir ifadeyle yanıma yaklaştı..yerimden bile kıpırdamayışım, öğlen ki kızgınlığını (tabi varsa öyle bir kızgınlık) arttırmış olmalıydı..
    sonra duraksadı..beni ve halimi görmüştü..bunu yanlış yorumlayıp,sebebinin kendisi olduğunu düşündü,

    "özür dilerim..minibüsler dolu geçti bir kaç kere.."

    gülümsemeye çalıştım ama beceremedim..ayağa da kalkamamıştım hala..yüzüne yumuşak bir ifade ekleyip yanıma oturdu,

    "iyi misin?..çok mu beklettim?"..saatine baktı.."allah kahretsin ya..altı buçuk olmuş nerdeyse..tsigalko..çok özür dilerim tatlım, erken çıktım evden hatta..ama.."

    yalan söylüyordu..bilerek geç kaldığını bilecek kadar tecrübeliyim bu konularda..bir çeşit "sen benim yüzüme telefon kaparsın ha!" cezası..eğer ceyda söylüyor olsaydı inanırdım buna yalan bile olsa..ama bu öğlene kadar..onun da diğerlerinden farksız olduğunu anlamam için gerçek kimliğine büründüğü tek bir cümle yetmişti..

    kafamı çevirip onu inceledim..gerçekten üzgün görünüyordu..gözüm çıplak gibi görünen bacaklarına kaydı,

    "çorap var demi?..üşüme.."

    buruk şekilde gülümsedi.."kontrol etmek ister misin? * "

    ben de aynı gülüşle karşılık verdim.."yok..onun için demedim..üşümeni gerçekten istemediğim için diyorum.."
    nefesini tuttuğunu hissettim, gözleri büyüdü, gülüşü düzeldi..eli uzanıp elimi yakaladı..

    "bugün biraz saçmaladım..onun için de üzgünüm.." dedi tatlı bir ses tonuyla..
    "bu işler öyle ısmarlama olmaz..ne zaman içinden gelirse o zaman söylersin..ne söyleyeceksen.."

    özür diliyor gibi görünerek, aslında benim yumuşamam ve ilgi göstermemden faydalanıyor ve konuyu şu "seni seviyorum" deme olayına getirmeye çalışıyordu..
    ona göre şimdi ben de özür dileyip, "seni seviyorum" diyecek, ve sarılacaktım..tıpkı filmlerdeki gibi..böylece o istediğini almış, ben ise teslim olmuş olacaktım..
    "yılan deliğinden çıkacaktı"...

    ama öyle olmadı tabi..
    "teşekkür ederim.." dedim.."elbette sana karşı hislerim çok fazla..ama ben bu tarz şeylere önem veririm..yani, eğer birine gerçekten o sözü söyleyeceksem, hak ettiğinden ve benim de aslında onu "hak ettiğimden" emin olmak isterim..çünkü daha önce kimseye söylemedim ceyda..daha önce kimseye söylemedim..ve daha önce kimseye karşı, sana hissettiklerimi de hissetmedim..işte bu yüzden, zaten söyleyeceksem, o kişi sen olursun..anladın mı?"

    "anladım bitanem" dedi, beklentimin aksine, hayal kırıklığı içermiyordu sesi, "sen ne zaman kendini hazır hissedersen..ve..bize bu kadar değer verdiğin için minnettarım..çünkü ben seni çok seviyorum... inaıyorum ki kendinin benim sevgime, benim de senin sevgime layık olduğunu anlayacaksın..biz..birbirimiz için yaratılmışız.."

    son derece güzel ve olumlu bir ses tonuyla, anlayışla kuruyordu cümlelerini..acaba ceyda hakkında o tarz yargılara varmakta hata mı etmiştim?..sadece bir cümlesine bakarak onu yargıladığım için kendimden utanmaya başlıyordum..kız sevecen bir şekilde saçlarımı karıştırdı,
    "iyice uzadılar ha..sakın kestirme, çok yakışıyor.. * "

    gülümseyerek karşılık verdim,

    el ele tutuştuk, ayağa kalktık ve yürümeye başladık, arkadaşları bizi bekliyor olmalıydı..geç kalmıştık..

    "geç kaldık biraz benim yüzümden" dedi mahcup gülümseyerek..işte o an kafamı daha fazla kurcalamaması adına aklımdan geçeni dilime dökmeye karar verdim,

    "ceyda..bir şey sorucam, bana doğru söyle"

    dudak büktü, "sor aşkım..her ne ise?"

    "gerçekten elinde olmadan mı geç kaldın yoksa bilerek mi geç geldin?" dedim, üçüncü bir şıkkı ve cevabı kabul etmeyeceğimi belirten kesin bir ses tonuyla..

    önce şaşırdı..sonra dalgın dalgın gülümsemeye başladı..gözlerini devirip, biraz bozuk bir şekilde gülümseyerek cevap verdi,

    "becerdim sanmıştım ama, kendimi sana hala tanıtamamışım" dedi,
    tam sorumun cevabını alamadığıma dair itiraz edecekken de ekledi,

    "seninle geçirdiğim bir saniyeyi bile israf etmek istemiyorum ben..yani..hal böyleyken, nasıl olur da gelmemezlik yaparım? bilerek gecikirim?..sana buluşma saati sorarken bile "allahım ne olur aklımdaki saatin bir saat erkenini filan söylesin" diye dua ediyorum ben.."
    elini yüzüme zütürdü, dudaklarıma, bu kez boyanmaması için çok bastırmadan kibar bir öpücük kondurdu..
    "bir daha duymayayım.." ilk defa bu kadar ciddiydi..

    elimi beline attım.."teşekkür ederim..her şeyi konuşabilmeliyiz, değil mi?..beni böyle rahat hissettirdiğin ve aklımda kuruntu bırakmadığın için teşekkür ederim.."

    "sevgililer sorun yaratmak için değil, onları yok etmek için var bitanem" dedi.."senin sıkıntılarının olduğunu biliyorum..yenilerini eklemeye niyetim yok ;)"

    tekrar bir öpücük daha verdi..

    aslında son cümlesi epey irdelenmeye ve tartışmaya açıktı, ama daha fazla uzatmak istemedim..geçirmemiz muhtemel güzel geceye odaklandım..

    "ha bu arada" dedi ceyda,

    "evde sadece meltem var..biraz değişik bir kızdır, yadırgama diye söyliyim baştan..;)"

    "nasıl yani..tek mi kalıyor kız..şey..özürlü filan mı? ben hayatta yadırgamam öyle şeyleri"

    "yok ya..öyle değil..yani davranış olarak biraz tuhaftır..üç kız kalıyorlar normalde ama onlardan da biri evine gitmiş..finaller öncesi işte malum..biri de başka bir arkadaşında olacakmış bu akşam.."

    hala kaygılı şekilde baktığımı görünce,

    "ya amaan..yok bir şey bee..:) iyi kızdır..bir şey yaptığı yok... sadece biraz..değişik işte..nasıl diyim, benim gibi-senin gibi işte..hahaha..daha nasıl söyleyeyim..her zaman karşılaşabileceğin karakterlernden değil..o yüzden söyledim..yoksa bir şey olduğu yok.."

    "iyi" deyip güldüm dudak büzerek.."tanışıcaz bakalım * "

    göz kırptı..adımlarını hızlandırdı..ben de ona uydum..el ele, kol kola, "değişik kız meltem" in evine doğru yol almaya başladık..

    "değişik" hayatımın, "değişik" bir başka gecesi daha beni bekliyordu..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster