yutkundum..
benim ani tepkimden sonra ceydadan ses gelmemişti..
"ne, nasıl yani.. ceyda çocuk musun ya?"
biraz daha sessizlik.. allahım lütfen.. lütfen az önce aklıma gelenleri başıma getirme..
sonra nihayet,
"niye ki ya, ne var, söylesen..bak ben söylüyorum mesela.. seni seviyorum tsigalkoo... seni seviyoruum.." cıvıltısı azalsa da anlam yükü artan bir ses tonuyla sesleniyordu bana.."seni seviyorum... bu kadar kolay işte çatlak
* "
sıkıntı içinde yüzümü ekşittim..bu hallerimi göremediği için şanslıyım..
"aamann.. sanki bilmiyorsun sevdiğimi..siz kızlar.."
"aşk olsun ya, şurda iki sevimlilik yapayım dedim, amma kastın haa
* " dedi yine olumsuz olmayan ama azarla karışık bir ses tonuyla..
gittikçe köşeye sıkışıyordum..
"ne var be oğlum, söyleyiver sende" diyeceksiniz, ama biliyorum ki o sözler bir şeylerin başlangıcı olacak, bazı kapıları açacak.. bazı şeyleri değiştirecek.. gerisi gelecek..
"akşam altı da parkta".. dedim sıkkın bir ses tonuyla.."başım ağrıyor, o zamana kadar dinleneyim canım, görüşürüz" diye de ekleyip cevap vermesini beklemeden telefonu kapattım..
puff.. telefon kapandı ama sıkıntıları tam olarak kapatamadım.. öyle, ayazda soğuğu geçiren çürük, ahşap pencereler gibi esmeye devam etti..
odama gidip yeniden yatağa devrildim.. tolga uyanmış,
"ne verdiniz olm bana dün akşam... aah.. ulan başım çatlıyor.."
"aynen.. fazla kaçırmışız biraz
* "
"lan.. kontrol etti mi, zütlerimiz sağlam mı? böbrekler dalak filan yerinde mi?"
gülmeye başladım..
"sağlam aga sağlam.. yalnız bir tek senin şey var işte... eeımm.."
"ney var lan?"
"şey.. senin..züt.. zütten pek emin değilim.. :p"
"gibtir git.." deyip yine devrildi yatağa..
"akşam ben saçmalamadım demi?" diye sordu masum masum..
"yoo.. niye ki?"
"yea..ne bileyim.. herkesin sıkıntıları vardır sonuçta... ama bazılarını pek konuşmamak lazım.."
"allah allah.. muallak misin diyecem ama... ne sıkıntın var olm senin benle paylaşmadığın? ben her şeyimi anlatıyorum sana? gibik?"
ben çıkışınca biraz buruldu..
"sıkıntı değil bee.. anlatmaya değer şeyler değil zaten de..işte.. zorluklar..olağan şeyler.."
sanırım nilayla olan durumlarından bahsediyordu.."iyi" dedim.."valla birader, biliyorsun beni, ne anlatırsan dinlerim..ne zaman istersen.. okey?"
"eyvallah kanka.. biliyorum..ama cidden, çok da önemli değil.. klagib zorluklar işte.."
başka bir şey demedim, bununla beraber tolganın dün geceye dair harbiden bir şey hatırlamıyor oluşuna epey şaşırmıştım..vay be, adam harbi sarhoş olmuştu demek ki..harbi harbi zütü kaptırsa haberi olmayacak
* ..
gerçi "sen ne hatırlıyon sanki mal" deseniz, eh ben de pek bir şey hatırlamıyorum..lan.. yoksa!!! (ehehehe)
akşama kadar oyalanıp, hazırlanıp vakit geçirdim.. buluşma yerine doğru yürürken, ceydanın konuşmanın üzerine herhangi bir teyit mesajı dahi çekmemiş olduğunu düşündüm ve kafamda huzursuz bulutlar uçuşa uçuşa, hayatımda ilk kez, bir ilişkinin geleceği hakkında düşünmeye başladım..