0
osmanlı devleti politik, siyasi ve kültürel olarak çok gelişmiş ve çağının bütün devletleriyle kıyaslanamayacak düzeyde fark atmıştır(inanmayanlar azıcık araştırsın kanıt isteyene yazarım). osmanlı devleti, sınırlarını "fetih" amaçlı genişletmiş. yani osmanlı kesinlikle sömürge değildir. sömürge olsaydı şu zamanda dediğiniz gibi bulgaristanda bulgar romanyada roman avrupada hristiyan kalmazdı. osmanlı gittiği, fethettiği heryere hoşgörüsüyle muamele etmiştir.
o derece dir ki osmanlı memlük devletini yendiği zaman, memlük hükümdarının hanesini rezil rüsva etmemiş, saraydan atmamış açıkta bırakmamış üstelik mehmet ali paşayı tıpkı bir baba gibi o haneye görevlendirmiş ve miras hakkı tanımıştır!(belgeli)
osmanlı o kadar hoşgörülü bir devletti ki,93 harbinden sonra ruslar balkanlarda çekildikleri yerlerde kendi ırkından olan slav ırkının büyük çoğunluğunu ülkesine zütürmüş fakat, onlara gösterdiği köle muamelesi ile onları pişman ettirmiş ve osmanlıya ne kadar vefasızca davrandıklarını hatırlamışlardır.
osmanlı devleti,o halkın yurtlarına geri dönmesi için 15 yıl tarım vergisi almadığı gibi yerleşmeleri içinde maddi destek sunmuştur.(belgeli)
osmanlı devleti ,gittiği yerin hukuk düzenine o kadar saygılıydı ki kendi hukukuna ters fakat oranın örf adet hukukuna uygun olan bir davranışı oranın hukukuna göre yargılattırırdı.
yabancıların davalarına yabancı hakimler bakardı.
evet.. osmanlı devleti o kadar adaletli ve hoşgörülü bir devletti ki...
ama son zamanlarda bu sözlük te başlık açıpta osmanlıya yersiz yere tak atmaya çalışan fransız döllerine değinmeden geçemeyeceğim. sırf osmanlıya tak atmak için ilkokulluların bile yazmadığı argümanlarla osmanlının meşruiyetini karalamaya çalışan mallara bir sözüm var
"anan yanımda!"
evet arkadaşlar osmanlı için sütten çıkmış akkaşık demiyorum ancakkkk her güzelin bir kusuru olmazmı?
şunu da yazmadan geçemeyeceğim
"gündüzü geceye çeviren bir duman, baruttan yayılan ölüm kokusu ve hemen arkasından bir harp sahnesi manzarası... parçalanmış bir sürü insan,at ve araba... camide ne cam,ne pancur... parmaklıklar üstünde kopuk insan ve at uzuvları, yerlerde sahiplerini kaybetmiş sorguçlu kalpaklar, baltayla doğranmış gibi paramparça cesetler... ve... ve feci bir panik boğuşma halinde bir kaçışma... ana-baba günü... " necip fazıl
21 temmuz 1905 beşiktaş taki barbaros bulvarında bulunan yıldız camii nde cuma çıkışı. abdülhamit suikastten kılpayı kurtulmuştur. soğukkanlılığını hiç kaybetmemiş, telaşa ve paniğe kapılmış olan yetkililere "korkmayın!" diyerek gerekli talimatları verdikten sonra sert ve vakur adımlarla atına yönelmiş atının dizginlerini eline alıp dörtnala yıldız sarayının yolunu tutmuştur. onun bu metanetine hayran kalan seyirciler arasından "yaşa sultan!" diye sesler yükselmiştir.
suikasti hazırlayan ermenilerden kaçabileni sirkeci garından kaçmış diğerleri ise yakalanmıştı.
abdülhamit'in talimatıyla bir yargılama komisyonu kurulmuş, komisyonun tarafsızlığına gölge düşmesin diye komisyonda rum, ermeni ve musevi hakimlerde bulunmuştu. yargılama sonunda başta jorris ve suikastin başını çeken 11 kişi idam cezasına çarptırılmıştı.
abdülhamit,bu kişileri affetmiş ve hepsinin cebine 500 er altın harçlık koyarak memleketlerine göndermiştir.
"ey şanlı avcı,dâmını beyhude kurmadın;
attın... fakat ne yazık ki vuramadın
kanlarla bir cinayete benzeyen bu iş
bir hayrolurdu, misli asırlarca geçmemiş"
(vatansever dürüst tevfik fikretin ermeni suikastçi için yazdığı şiir.)
"nihayet hakikat tamamıyla ortaya çıktı. osmanlı milletini abdülhamit zulmünden kurtarmak için bu hareket i kahraman ermeniler tarafından yapıldığı anlaşıldı"
(ahmet refik)