1. 4076.
    +5 -1
    dinleyin

    dün gece başladım okumaya 3-4 saat falan okumuşumdur bugün gündüz de biraz okudum toplamda

    bu gece de saat 11 den beri okuyorum yeni bitti. (saat 6 olmuş)

    yani sayfası 2 dakikadan düşünürsek 300 sayfa civarında bir kitap yazmış gibisin buraya kadar. (kitap yazsan bir tuna kiremitçiden daha iyisin kanımca daha çok okunursun böyle bir şansın var bana göre. incinin gençliğe can evinden hitap eden ruhunu almışsın.)

    dilin anlatımın gayet iyi. sonuçta samimi ve inci diline de uygun bi tarzın var.

    yalnız şu var ki normal bir öyküden ayırıyor bu öyküyü o da şu

    sen kendi yaşadığın bir şeyi iç hesaplaşmalarına varana kadar derinlemesine anlatıyorsun. detayıyla şusuyla busuyla.

    bu da genellikle 1. ağızdan anlatılan kurgulanmış bir öyküde yazarın konuşturduğu ana karakterlerden ayırıyor senin ana karakteri (seni).

    çünkü senin anlattığın iç hesaplaşmalar gerçek, gerçek değilseler bile kendi nickinle bunu bir sözlükte yazıyorsun, kendini bu sözlükteki kimliğinle tanıtıyorsun insanlara karşı, yani yanlış bir şey diyemezsin o kişi sen olarak kalacak herkesin zihninde, böyle yer edecek.

    işte bu saydığım sebeplerden dolayı bunu başından layıkıyla okuyan bir okurun seni haksız bulmasına imkan yok.

    okuduğu şey gerçek bir insanın düşünceleri, onun zihninde kendini haklı çıkarma çabalarını okumuş. haklı çıkaramadığı zamanlar kendine kızmalarını okumuş. bu çabalar da her insanda var mutlaka. her insan eninde sonunda kendine ters düşecek bir şey yapmaz, napıyorsa kendisidir. insan zamanla değişebilir, bu değişim içinde de eski yargıları değişerek olmaya başladığı yeni benliğine ters düşebilir. ama sonunda "insan kendine göre haklıdır." okuyucu da o insanın ağzından okuduğu sürece bunu haksız bulma şansı yok.

    ben de seni haksız bulmadım panpa. bir şeyler olmuş etmiş sen de tepki vermişsin kendine göre.

    ama genel anlamda haklı mısın? öyküde bıraktığın yer itibariyle "ben doğuştan binmişim" yargısıyla kendini aklama çabasındasın, önceden "beni kırdılar ben de dengesizleştim" diyordun. bunu bilemiyorum, biraz bu konuda düşüncelerimi açmaya çalışacağım.

    "bin olunmaz bin doğulur" lafına katılmıyorum. ya da ekgib öyle diyeyim.

    hepimiz doğuştan biniz.

    çünkü gibliler olarak cinsimiz gereği günde bilmemkaç milyon sperm üretiyoruz. bunlar toprağa saçılmayı bekleyen tohumlar. ne kadar amlıya boşalırsak o kadar iyi. üreme içgüdümüz böyle.

    amlılar da ne kadar iyisini bulurlarsa o kadar iyi. onlarda da bir toprak var, iyi tohum lazım iyi bakım lazım, uzun vadeli planlar işler lazım.

    biz tohumu ekip defolup gitmek istiyoruz onlar güzel bir tarım sezonu istiyor.

    bu içgüdülerin de tabi özgür ifade edilmesi mümkün değil. mevcut toplumdaki yerleşik "kutsal aile" düzeniyle bir şekilde uyumunu bulması lazım.

    bu yüzden düzgün aile babası olup, buna rağmen kimseye çaktırmadan arada bir tek gecelik ilişki yaşayan damatlar makuldur.

    çünkü aile düzenini bozmuyor. aklı kayıp gitmiyor başka yere, içgüdüsünü tatmin ediyor geri geliyor düzene.

    aileden önceki ilişkiler için durum farklı. üniversitedeki gencin "hayatını yaşama" hevesi içerisinde yaşadığı "çıkmaların" yarım ilişkiler olarak kalması normal.

    ya evlenecek ya eğlenecek değil mi. ikisinden birine yönelik, ya da tam ne istediğini bilmeden ortaya karışık bazı ilişkiler oluyor.

    bu ilişkileri ortaya çıkaran şeyse benim düşünceme göre sadece taklit...

    yabancı filmleri taklit ediyoruz. bizim memleketteki anne babaları taklit ediyoruz biraz da. karışık.

    bilmiyorum hiç medieval 2 oynadınız mı. orada komutanların iki tür özelliği olabiliyordu, chivalry (şövalyelik) bir de dread (korkunçluk, zalimlik, kötü anlamda şöhret diyelim)

    erkekler için çok kızla takılmak karanlık tarafta şöhret oluyor. kimseyi kırmamak da şövalyelik.

    insanlar çok kızla takılana korku, çekinme, ahlaki açıdan aşağıda görerek bakıyorlar. huur çocuğu diyorlar. bin diyorlar ki artık bu gibi kimselerin adı olmuş durumda bu küfür. ama saygı var. takdir var mı, takdir de var. açıktan takdir edemiyorlarsa da gerçek duygu bu.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster