http://fizy.com/#s/1ago1f
nilayı epey şaşırttığım ve benim açımdan iyi geçtiğine inandığım bu konuşmanın ardından,tüm nihayet korktuklarımla yüzleşmiş ve üzerimde ki sorumluluğu atmayı başarmıştım..
şimdi sırada iple çektiğim muhteşem bir gece vardı,
ceyda ile..felekten bir gece..
buluşma yerine gittiğimde beni de epey şaşırtacak, hoş bir sürpriz bekliyordu,
şimdi beyler, ayıptır söylemesi, bizler genelde lisenin ve içindekikerin kıymetini, mezun olduktan sonra anlarız, lise eteği de bunlardan biridir malum..
o yüzdendir ki koca koca adamlar bile bugün liseli fantezisi kurar, giblerini kırana kadar "shcoolgirl" "college girl" "skirt" gibi kategorilerde otzbir rekorları denerler..
artık liseyi geride bırakalı yılı aşkın süre olmuş biri için, ben de bu gruba kendimi dahil edebilirim sanırım..yanı kısacası size burada bir paragraftır "lise eteği-liseli fantezim var" demeye çalışıyorum da, bakmayın işte "amk abazası" demeyin diye edebiyat kastım..
evet hayvan gibi liseli fantezim var,
karşımdaysa kırmızılı, siyahlı, pileli bir lise eteği, onun altına kahverengi caterpillar botlar, üzerinde ise siyahlı-alacalı renkli, kürk boyunlu ve kapşonlu bir montla ceyda dikilmekte..
*
kızıl-kırmızı saçları, boynu kürklü montun alacası ve eteğinin kırmızısıyla ölümcül bir uyum içinde..beyaz tenine kontrast olmaya yetecek koyuluktaki kırmızı rujunu saymıyorum bile..
karşımda siyah-beyaz ve kırmızının eşsiz uyumuyla oluşturulmuş şahane bir biblo, bir sanat eseri duruyor sanki..şimdi böyle deyince hepinizin aklına gaziantepspor forması geldi biliyorum
* ama o an benim aklıma gelen tek şey, karşımdaki tanrıçanın hislerim ve düşlerimle olan uyumuydu..
nefesimi tutmuş bir şekilde yanına yaklaştım.."bebeğim..harika görünüyorsun.."
gülümseyince beyaz dişleri ortaya çıktı "teşekkür ettim bitanem..özledim seni"
dudaklarımız buluştu, rujun bulaşıp bulaşmayacağına aldırmadan tutkuyla sömürdüm biçimli kıvrımlarını..
birbirimizden ayrıldıktan sonra yüzüme bakıp güldü,
"boyadım seni
* "
eliyle dudaklarımı, yüzümü sildi, çok fena gıdıklandım, dudak en çok gıdık alan yerlerden biridir..
gülüştük..
sonra sordum, "ama aşkım sen üşümez misin böyle, etekle filan?" hani soruyorum ama, sormak olsun diye soruyorum yani, yoksa uçmuşum ben ulan..
elimi yakaladı, eteğinin altına, kalçalarına doğru zütürdü, o ara benim ufaklık boxere kafa attı resmen, böyle bir atıldı yani ileri doğru afedersin..
"bak, çorabım kalın gayet, üşümem" deyip gülümsedi..
oha oha..üşümeyeceğini böyle mi kontrol ettiriyordu..donun ne marka desem onu nasıl kontrol ettirirdi acaba..
bu düşünce aklıma gelince güldüm..güldüğümü görünce o da güldü,
"hoşuna mı gitti, vahşi şey
* "
bir şey diyemedim..ceydaya rahatlığı ve dobralığı konusunda minnettarım nasıl bu kadar edepsiz olabiliyor ve beni edepsizleştirebiliyor.. bazen beni bile aşıyor bu konuda, eyvallah..
"amaan sanki görmediğin şey..;)" deyip dil çıkardı..
"seninkiler bir başka" dedim gülerek, muhabbet iyice adult stand up lara dünmüştü..
"hımm, bunu bildiğim iyi oldu ;)"
az önce yakalayıp kalçalarında gezdirdiği elimi bırakmaksızın, el ele yürümeye başladık, daha önce grupça gidip beğendiğimiz barların birine gidecektik, şansımız varsa bu gece canlı müzik de olurdu..
anlayacağınız, kafelerde içilen çaylar, neskafeler, kah karşı sandalyede, kah dizimin dibinde çekimser halde oturan utangaç sevgililer,
geride kalmıştı..
bambaşka geceler, bambaşka bir sevgili, bambaşka bir gelecek beni bekliyordu artık, ne istediğini ve ne istediğimi bilen, hem dost, hem arkadaş, hem sevgili hem de ortağım, sırdaşımdı ceyda benim..
ben ve sırdaşım, gecenin kalbine doğru adımlarımızı el ele attık..