1. 776.
    0
    uzatmıyorum.

    buluştuk konuştuk artık her ikisiyle de arkadaş kalmaya karar verdik.

    günler eskisi gibi olması da geçmeye devam ediyordu. arada mesafeler vardı.

    bir gün murat'tan mesaj geldi.

    -o yazıyı senin yazdığını biliyorum,bir kaç arkadaşım görmüş sizi.

    -yok lan öyle bir şey, saçma sapan konuşma. anladın mı beni.

    murat hala burcu'nun paçasından düşmemiş demek ki.bunu da öğrenmiş oldum.

    o.ç kafamı bozdu yine.ne zaman hayatım düzene girme kalksa bi o.ç aradan çıkıp canımı sıkıyordu.

    bu murat meselesini kökten halletmek lazımdı.

    sevdiğiniz için her yolu denemek gerekli... ayırdım, hala kopmamış güzelce konuşacaktım bide. yine olmazsa farklı yollara başvuracağım...

    aşıklar parkında ayaküstü görüşmeye karar verdim.

    -ne diyorsun sen kardeşim gel bi şöyle oturalım anlat.

    -sen burcuyu seviyormuşsun? yazıyıda sen yazmışsın. nasıl bir karaktersizsin lan sen.

    -oğlum canımı sıkma kim söyledi sana bunları?

    -bana oğlumlukonuşma.

    atarlı cümleler kuruyordu... hiç sesimi çıkarmadım alttan aldım.bu benim korktuğum anldıbına gelmez.

    -anlat bakalım kimden duydun bunları.

    -ben biliyorum, kimden duyduğumu karıştırma.

    -yok öyle bir şey yanlış duymuşsun.

    ısrarla bana aynı şeyleri söylüyorum. düşündüm,dedim ki erkek adama artık yakışmaz sevdiğini saklamak.

    -sana ne lan kimi seviyorsam,sen tekmeyi yedin mi yedin, şimdi efendi olsana.ne yüzsüz adamsın!

    -bu söylediklerini bir kenara yazdım.

    -ortalık katip kaynıyor yaz yaz. hatta ver leftere, yazsın deftere. (bu cümle aynen kurulmuştur,tek bir yalan yoktur)

    ne dediğimi anlamadı, kötü bir şeyler söylediğimi düşündü cahil.

    -görüşürüz senle . çekti gitti.

    -elinden geleni ardına koyma murat efendi...
    ···
   tümünü göster