1. 601.
    +42
    cumartesi öğleden sonra evde rakı içiyordum. kapı çaldı. baktım, bazıları tavla oynadığımız sıyrık komşum, gel dedi okçu, bi parti tavla atalım; hesabına. iyi dedim amk, kaşıntın başladı yine abi. şimdi bu muallak çay içer, ben rakı içmişim zaten. o kafayı çayla ya da kahveyle taka bulayamam diye düşündüm. bi ara johnnie walker'ın promosyonla dağıttığı küçük metal viski mataralarından almıştım. inmeden onun içine biraz vodka doldurdum, koydum montun cebine. kafeye indik, oyuna başladık. o çay söyledi, ben de kayısı suyu. neyse, geldi benim kayısı suyu. yarıya kadar çakozladım, sonra içine kimseye çaktırmadan vodkayı doldurdum. bunun çay kaşığıyla bir güzel karıştırdım, öbür türlü direkt bodozlama dökersen vodka üstte kaldığı için acı oluyor. baktım montun diğer cebinde biraz da çifte kavrulmuş fındık içi var, onu da boca ettim bardağın üzerine. al sana mis gibi fındıklı vodka; hem etrafa da kokmuyor öyle rakı gibi, bira gibi, oohh mis amk. neyse, o esnadan bi yancı geldi. tanıştık; fotoğrafçılık yapıyormuş, adı saimmiş. bi çay içip kalktı lavuk. sonra abi bana geçirdi tavlada, şimdi ne yalan söyliim. 12 tl hesap ödeyip kalktım. 4 tane bira parası diye geçirdim aklımdan bi an, yalnızlık gibi çöktü içime. neyse gibtir et dedim, çıktım eve. rakılık keyfim kalmamıştı, vodkadan devam ettim o gece.

    ertersi gün istiklal'de yürüyorum, baktım biri sesleniyor ookkçççuuuu diye. amk sağa bakıyorum, sola bakıyorum, sonra tekrar sağa bakıyorum; arkaya, ileriye kimse yok. bir daha oookkççuuu diye ses geldi. bu sefer nereden baksan 100 metre geriden bir el sallanıyor bana doğru. adam hızlı adımlarla yaklaşmaya başladı, iyi dedim ortada bi yerde buluşuruz diye ben de ona doğru yürüdüm. bi baktım, dün kafede masamıza yancı olan fotoğrafçı saim. yuhh amk dedim yanıma geldiğinde, daha bir kere gördüğün adamı 100 metre uzaktan nasıl tanıdın sen birader? abi dedi, fotoğrafçı dediysem böyle mehmet turgut gibi, nihat odabaşı gibi değilim ben. saray düğün salonu'nda fotoğrafçılık yapıyorum. bi baktığım adamı unutmam bir daha, kolay mı o fotoğrafları o kadar kalabalığın içinde dağıtıp para kazanabilmek? düşündüm, haklıydı amk. nasıl göz varsa muallakde kartal gibi, nasıl bir hafıza varsa artık fil gibi zütveren. aferin saim dedim, madem o kadar mesafeden tanıdın, gel bi duble rakı ısmarliim sana.

    sonra muhabbet, rakı falan derken düşündüm biraz; mehmet turgut mu fotoğrafçıydı, yoksa şipşak saim mi? hangisi daha gerçekti, hangisi daha hayatın içindeydi? bir duble daha doldurdum kendime ve saim dedim, sana yeter 1 duble, fazla içme. hadi afiyet olsun bakalım
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +3
      4 tane biranın 12 lira olduğu zamanlar vay dıbına koyım
      ···
    2. 2.
      0
      Burda kaldım devam ederim
      ···
   tümünü göster