1. 601.
    +53
    geçen çarşamba akşamı mangal yaktım terasta yağmur sonrası. hava serindi baya, birkaç dilim sucuk attım ızgaraya, rakıyla birlikte yuvarlıyorum inceden. bi hatun arkadaş geldi o arada, ona da bi duble doldurdum, muhabbet ediyoruz. ahh dedi, keşke kestane olsaydı şimdi, ne güzel yapardık mangalda. amk hiç dışarı çıkıcak halim yoktu, aşağı baktım bizim emolardan biri dolanıyor ortalıkta. fiyuuftt, ıslık çaldım. baktı yukarı. alıştırdım bunları, ıslık çalınca anlıyorlar ben olduğumu. yukarı gel yukarı diye bağırdım, çıktı geldi. 10 lira verdim, git dedim kuruyemişçiye, onda kestane vardır. qesthane diye yüzüme baktı amk. ulan dedim bildiğin kestane işte. 10 liralık al, ama geçen seferki gibi olmasın bak, kestane bulamazsan en azından kuruüzüm al dedim. bu arada bu muallaknin ismi de basri. ulan basri diye emo mu olur amk? hayır yani bakkal basri olur, nalbur basri olur ama emo basri olmaz. babasını mahkemeye vericekmiş zaten, ismini değiştiricekmiş, öyle diyor. neyse, aldı geldi bu kestaneyi. gel dedim içeri, öğren amk bu işlerin nasıl yapıldığını. sizin nesil anlamaz bunlardan. önce halis behçet bursa çakısıyla kestaneleri çizdim inceden. sonra dizdim birbir itinayla mangalın üzerine. mis gibi kokular gelmeye başlamıştı. banyoya git ellerini yıka, oyalanma çabuk gel dedim emoya. kestaneler olunca direkt kabuklarını soysun diye bu mala uzattım maşayla çünkü kendi ellerim yanabilirdi. kestane soymak çok taktan bi iş gerçekten yaa. oflaya poflaya hepsinin kabuklarını soydurdum ite. sonra gazete kağıdından külah yapıp içine yedi tane kestane koydum. neden yedi tane koydum bilmiyorum ama. hadi bakim dedim, ufak ufak yol al sen. emo uzaklaştı kendi dünyasına doğru. ben rakıya devam ediyordum, hatun ise kabukları soyulmuş kestaneleri arsız bir sincap gibi didikliyordu. güzel bir geceydi, yıldızlar ve ay görünmüyordu ama ben orada, tam tepemde olduklarını biliyordum
    ···
    1. 1.
      +2 -1
      Adam filozof olacakmış yazar olmuş amk
      ···
   tümünü göster