1. 26.
    0
    yeliz bi şekilde kendimi, o nun sahibi gibi hissetmemi sağlıyordu. bi erkeğin hayatında tadabileceği en yoğun duyguydu bu. bi akşam yeliz beni aradı, ağlıyordu. anlamıştım niyetini, ayrılmak istiyordu. böyle olmaz, bekle sizin oraya geliyorum dedim. süs havuzlarının buz tuttuğu havada gibim dona dona yelizlerin apartmanının önüne gittim. mesaj attım bekle geliyorum dedi. soğukta dururken beynim donduğu için aşağıya mini şortuyla askılı bodysiyle inmesini bekliyordum. öyle olmadı tabi. üstünde pijama elinde bi defterle geldi. yüzü biraz solgundu. noldu dedim. bilmiyorum sanki doğru dürüst görüşmüyoruz dedi. ne istiyosun ki dedim. bilmiyorum hadi gitmem lazım defteri arkadaşıma verip gelecem diye çıktım dedi. tamam ama ayrılmak yok bunu konuşacaz dedim. tamam "al bunu" deyip defteri uzattı bunla dönersem anlarlar dedi. elimi uzatıp defteri alırken eline dokundum, fırsat bu fırsat deyip elinden yakalayıp çektim. tam sarıldığımda apartmanın ışığı söndü. bu sefer belalı dayı korkusu yoktu. yapıştım dudaklarına. simgeyi öperken aldığım o naylon tadı yoktu bu kızda. o narin dudakları sadece bir an için emerken resmen kendimi kaybetmiştim. tamam diyip kendini çekti, amacı elimden kurtulmak değildi sadece bu seferlik bu kadar der gibi bi tepkiydi. tam o sırada biri apartman ışığını yaktı. yeliz aniden dönüp ben gidiyorum dedi. tamam diyip apartmandan kaçtım.
    ···
   tümünü göster