evet her sorunuzua cevap veriyorum

@20
i̇lk efsaneye göre, kırmızı halı ortaçağ dönemlerinden kalma bir gelenektir. savaşı kaybeden kral, pelerinini galip gelen kralın önüne, ayaklarının altına serer. bu o'nun yenilgiyi kabullenme ve savaşı kazanan kralı şereflendirme biçimidir. bu usul günümüze, önemli şahsiyetleri onurlandırmak için ayaklarının altına serilen kırmızı halı geleneği olarak gelmiştir.

i̇kinci efsanemiz ise daha daha eskilerden, ilkel kabile dönemlerinden. o çağlarda, bulunulan yere bir kabile lideri veya saygı duyulan başka bir misafir geleceğinde kurbanlar kesilir ve kanları da misafirin yürüyeceği yollara dökülürmüş. misafiri bu kırmızıya boyanmış yol üzerinde yürütmek bir büyüklüğü kabullenme göstergesi olarak sayılırmış ve misafiri şereflendirmek için kullanılan en önemli yöntemlerden biriymiş. kırmızı halı da bu gelenekten günümüze miras kalmış.

bir diğer efsanemiz ise çevre kirliliğinden türemiş. kanalizasyon altyapısının olmadığı ortaçağ dönemlerinde, sokaklar affedersiniz pislik içindeyken, kral şehre ineceği zaman hem pislik fazla gözükmesin hem de üstü örtülmüş olsun, kralın ayaklarına bulaşmasın diye kırmızı halı serilirmiş. yani bizim kırmızı halı belki de buradan gelmiş günümüze.

son efsane daha da ilginç. amerika'nın keşfi ile mekgiba dolaylarına ulaşan tüccarlar meraklı gözlerle etraflarına bakarlarken, kaktüslerin üzerinde kara kuru böcekler görmüşler. bu böceklerden ne fayda sağlanır acep diye düşünürlerken de biz en iyisi bunları güneşte kurutup ufalayalım, bakalım ne olacak demişler. sonunda da kırmızı boyaya özünü veren maddeyi bulmuşlar. tabii bu maddeyi elde etmek meşakkatli, zor, külfetli. böcekler de öyle ha deyince bulunmuyor. başkaları, özellikle de avrupalı tüccarlar da keşfetmesin, kendi kaynakları tükenmesin diye sürekli gizli tutmaya çalıştıkları bu oldukça pahalı boyama maddesi en sonunda soyluların kullandığı bir boyama maddesi haline gelir. onlar da herhalde bol bulduklarından, ayaklarıyla bastıkları halıyı kırmızıya boyamaya karar verirler