0
sabah oldu babam işe gitti, bende anneme dedim hadi gel bi boğaz havası alalım sana kırıntıda kahvaltı ısmarlıyım dedim. annemde istemsiz bi şaka yaptı, "ama ben kullanırım!" o an annemi gırtlaklamak geldi içimden, nefretimi gözlerimden okumuş olacakki dayanamayıp sarılıp ağladı. annemi hayatım boyunca ağlarken 4-5 kere görmüşümdür 4-5 i de aynı hafta içindeydi. ve artık canımı yakmamaya başladı annemin göz yaşları. yani artık hidro klorik asit değilde, sülfirik asit gibiydi anlayacağınız. küçük bi depresyonu daha atlattıktan sonra, kahvaltımızı bitirip kahvemizi yudumlamaya başlarken ben anneme yumurtladım olayı. kadın dayanamadı tabi, kahroldu yazık garibim. ayrılın anne ben bakarım sana, geçinir gideriz zaten bize ölene kadar yetecek paramız var dedim. nafakaya falan gerek yok o herifin hiç bişeyinde gözümüz yok dedim. kadın haklısın dedi, annemi ilk kez o kadar güçlü hissettim. gücünü artık bana takviye için kullanıyodu sanki, annem hayattan kopmuştu, bende kopmayayım diye, elinden geleni yapıyordu anlayacağınız. ölmeye 5 kaldık, her ikimizde... yapacak birşey yoktu. ayrılacaklardı. 2 günlük kavgalar ve gürültüler. sürekli bağırış çağırış. babam bana bunun için en ufak bi kızgınlık bile duymadı. hiç bişey bile söylemedi, ikinci günün akşamında mayıs 14, babam evi terketti. artık evde annem ve ben yaşıyorduk. annem ve ben bir başımıza. hayatımızın sonuna kadar yetecek paramız, torunlarımı besleyecek kadar emlağımız vardı, ama mutluluğu satın alamıyorduk, selmanı satın alamıyorduk, babamın sadakatini satın alamıyorduk. paranın satın alamayacağı şeyleri bile alabiliyorduk ama, bu ikisini alamıyorduk işte. bakkal satmıyodu bunları, galeriler satmıyodu bunları. 2 hafta geçti aradan. annemle babam resmen boşanmıştı, boşanalı henüz bi kaç gün olmuştu, babamın almanyaya gittiği haberini aldım. kendi kendime demek türk bile değildi diyordum. babamada yazıklar olsundu, bu arada okuluda uzatmıştım. yaz okulundada vermemişlerdi dersi. yani bu döneme sarkmıştı, ve annem bunun içinde üzülüyordu. artık yetti, bu sene bitiyo inşallah. neyse konumuza dönelim. demek türk bile değildi dedim kendime. 3-4 hafta kadar, düzenimizi kurmaya başlamıştık artık. babamı unutmuştu annem. selman aklımıza gelince ağlamıyorduk. annemin artık " ama arabayı ben kullanırım" şakaları bile batmıyordu artık. annemle mutluydum, ama bi sorun vardı. uyuşturucu. annem gözlerinin önünde eridiğimi görüyordu ve bişey diyemiyordu. bi gün aldı karşısına ve açık açık söyledi. oğlum eroini bırak. senin için pgibiyatr ayarladım. yarın amatemde randevun var. hiç üstelemeyip kabul ettim. amatemde geçirdiğim 3 hafta neler çektim bi ben bi allah biliyo beyler. allah kimseye öyle şeyler yaşatmasın. hiç bişeye benzemiyo, garip bi tak o. bağımlılığı yaşadıktan sonra, sigara bağımlılık diyenin dıbına koyayım yani. amatemden çıktım, çıktığımın 3. günü, eve mektup geldi. üstünde babamın ismi yazıyo. almanya türk konsolosluğundan gelmiş. hiç merak etmedik ne annem ne ben ama mektup hayati önem taşıyordu, ama biz bunu bilmiyorduk
Tümünü Göster