1. 76.
    0
    Domuz etinin insan sağlığına zararlı olmasının sebepleri:
    Sığır ve koyun etine nisbetle çok miktarda yağ ihtiva eder. Yağsız olan domuz etinin hücrelerinde bile yüksek oranda yağ zerreleri vardır. Hiç yağsız kabul edilenin bile tavada kendi yağı ile kızarması bunun tipik örneğidir. Fazla yağlı maddeler yemenin neticesinde yağ zerrecikleri kanda birikmekte, bu ise; atardamarlardaki sertleşmenin ilerlemesine, yüksek tansiyona, kanın artmasına ve genellikle bağ dokusundaki dolaşım bozukluklarına, önemli bezlerin kanlanma bozukluğuna, kalp koroner damarlarının kireçlenmesine ve daralmasına sebeb olmaktadır. ilim adamları çok yağlı gıda maddelerinin, Özellikle domuz yağının olumsuz yönde etkili olduklarını, rahatsızlıklara yorgunluklar eklenince hastalıkların ağır, hatta öldürücü olduklarını izah etmişlerdir.

    Domuz etinde bol miktarda sümüksü bağ dokusu bulunduğu için çok miktarda da kükürt mevcuttur. Bu yapışkan bağ dokusunun sinirlere, kaslara, kıkırdaklara yerleşmesi romatizmaya, antrite, cortrozlara, omurlararası bağ dokularının bir nisbet dahilinde sümüksü hale gelmesine, yumuşamasına yol açar. Kıkırdağın içinde ne kadar az kükürt bulunursa, sağlamlığının ve dayanıklılığının da o nisbette yükseldiği sabittir.

    Domuz etinin içinde, iltihaplanmanın ve doku şişkinliklerinin sebebi olan büyüme hormonu çok miktarda mevcuttur. Ayrıca domuz yağı yalnız kolesterin değil, kanserin gelişmesine de yarayan büyüme hormonu ve tipik kanseri meydana getiren, zehir olan benzpireni de ihtiva eder. Bu zehir, domuz etinin kızartılması esnasında çıkan dumanında bulunur. Domuz eti ihtiva ettiği histaminin tesiriyle kaşıntı hissini uyandırır. Kan çıbanı, şirpence, apandisit, safra yolları hastalıkları, toplardamar iltihapları, kadınlarda görülen beyaz akıntı, abse, egzama, dermatit, nörodermit gibi iltihabi deri hastalıkları ve diğer deri hastalıklarına zemin hazırlar.

    ikinci Dünya Harbinden sonra Almanya’daki kıtlık senelerinde halkın beslenme tarzında köklü bir değişme görülmüştü. Bu zamanda Özellikle domuz bulunup yenemiyordu. Bunun neticesinde yukarıda sayılan hastalıklarda büyük bir azalma görülmüştü. Para reformunun yapılması ve tekrar domuzlu gıdalara dönülmesi, azalan ve görülmeyen hastalıkların tekrar çıkmasına sebeb olmuştu. Domuz etinin iltihapları ve kaşıntı hissini artırıcı tesirleri, histamin ve imidazol cisimlerinden ileri gelmektedir. ikinci Dünya Harbinde Kuzey Afrika harekatında Alman askerlerinde sık rastlanan “tropik ülserulcus crius” denilen ayaklarda yara halinde bir hastalık görülmüştü. Yapılan tedaviler netice vermeyince yenilen gıda ile ilgili olduğuna karar verildi. Yerli halkta olmamasının sebebi araştırılınca, domuz etiyle ilgili olduğuna karar verildi. Domuz eti yenilmeyince bu hastalık tamamen ortadan kalktı.

    Domuz kanı, bakterilerin termik, kimyevi ve başka muhtelif tesirlere dayanıklı şekillerini üretecek maddeler yönünden fevkalade zengindir. Domuz etinde bulunan çok önemli bir tokgib faktör de, grip virüsüdür. Yapılan araştırmalarda virüsler domuzun akciğerinde yaşar ve bu yoldan, etinden yapılan mamullere intikal ederler. Bu virüsler tercihen daha uygun bulduğu akciğer bağ dokularına göçüp yerleşirler. Burada vücudun dirençsiz, üşütmelerin çok, güneşin az olduğu ilkbahar mevsimini bekler. Sonra aniden grip salgınları alevlenir. Buna sebep daha önce domuz mamulleriyle alınan grip virüsüdür. Birinci Dünya Harbinden sonra halk arasında harpte ölenlerden daha fazla tahribata sebeb olan grip salgını bu cins bir salgındır.

    Erkek domuzlar kesiminden aylarca önce husyeleri çıkartılarak kısırlaştırılır. Bu şekilde yapılmayınca eti, pis kokusundan dolayı yemek mümkün değildir. Besleyenlerin ifadelerine göre domuzların altı seneden fazla yaşamalarına müsaade edilmez, yoksa domuz muhakkak kansere yakalanır.

    Genel olarak domuz, az adaleli, az kemikli buna karşı çok sümüksü ve çok yağlı bağ dokularının zararlı tesiri altında, kalp ve karaciğer yağlanması sebebiyle ağır hasta bir hayvan olup, çok su içme ihtiyacı duymaktadır. insan vücudu, domuz etindeki çok miktarda yağı, kolesterini, büyüme hormonunu, sümüksü maddeleri ve tokgib faktörleri, alışık bir düzende işleyip her zamanki gibi yakamayacağı ve fizyolojik yolla dışarı atamayacağından sağlığı için tehlikeyle karşı karşıyadır. Bütün bu izahlardan sonra domuz etindeki zehirler, bunların yenmesiyle ortaya çıkan hastalıkların en önemlileri şöyle sıralanabilir:

    1. Kolesterin: a) Kanda kolesterin yüklü büyük moleküller (Hipertansiyon, arteriyoskleroz, pletora), b) Kanser hücrelerinin cidarındaki kolesterin (Neoplazma fazları).

    2. Histamin ve imidazol cisimleri (yüksek dozda): a) Kaşıntıya sebeb olan maddeler (Ürtiker, herpes, dermatit, egzama ve benzerleri), b) iltihap vak’alarına yol açanlar (Kan çıbanı, şirpence, apandisit, kolanjit, kolesistit, tromboflebit, fluor ablus, flegmonlar vb.).

    3. Büyüme hormonu (iltihaplanma ve büyüme, gelişme temayüllerinin teşviki): (Adipositas, akromegali, neoplazma fazları, fazla şişmanlık).

    4. Kükürtten zengin, mezankimal sümüksü maddeler: (Amino-şeker, hiyaluronik asit, heksozamin) a) Mezenşimin sümüksü şişkinliği (Miyojelozlar adipositas), b) Sümüksü maddelerin sinirlerde, ribatlarda, kıkırdaklarda, fasyalarda, kas kılıflarında depo edilmesi (Romatizma, artrit, artrozlar, osteokondrozlar).

    5. Sutokgib yağ asitleri (hücreler içi olanlar): (Adiposidas, hipertansiyon, polisitemi).

    6. Onkojen ajanlar (Nieper): Endobiyont (Enderlein), Sihponospora polymerpha (Von Brehmer), eritrosit ilaveleri.

    7. Grip virüsü (Shope) domuzun akciğerlerinde yaşar.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster