istanbul geceleri
taksim, beyoğlu-nevizade, asmalı mescit, piyer loti, kadıköy..
her gece bir başka semt, başka mekanlar..ama benzer muhabbetler.. özlemişim, özlemişiz birbirimizi..
ben ona, zaten sizin de bildiğiniz şeyleri, msnde anlattığımdan daha detaylı anlattım,
"tolga iyi çocuktu zaten ya, takılmışsınızdır" dedi.. acı acı gülümsedik.. takıldık aq..sen de iyi çocuklar, iyi kızlar bulmuş, takılmışsındır be okan, ama biz başkaydık... kardeş gibi.. sadece mutlulukları değil, acıları da paylaştık..
mine olayına olan kızgınlığını bu kez canlı olarak gösterdi(msn de de epey sallamıştı bana), ama hak da verdi, ayşen two meselesine başta inanmadı,
"olm bak buraların yabancısı olduk diye yeme bizi?" dedi, ben güldüm, anlattım da anlattım aq, bu güldü, kahkahalarla yuvarlandık masalarda,
ebru olayına şaşırdı, daha önce bahsetmemiştim "belliydi gerçi onun biraz ama, sen çok net tavır koymuş gibiydin?"
"değişiyor be okan her şey..sen de değişmişsin bu arada ha çakal, yüzüne bi nur gelmiş
* "
"kardeşim, felaket ya..lan ilk hafta bir gittim, karma okul, her taraf zencisi, sarısı, beyazı.. çok komik lan, o kadar çok kaynatmalık durum vardı ki, tam gülmelik bir şey olduğunda böyle sağıma soluma bakınıp seni aradım abartısız ilk 1-2 hafta, hani seni görücem de beraber gülücez filan.."
gece acıyla gülümsedik.. aynen aq..aynen..ben "o gitti, ona pek koymamıştır, olan bana oldu" diyordum ama, adamla kalplerimiz bir ulan..
dedim, "aşk meşk- karı kız ortamları nasıl? sen fuck tan başka kelime de bilmezsin ki aq cinsel manada" yattık gene yerlere,
telefonunu çıkardı, uzay makinesi gibi geldi bana aq, son model herhalde, "bak abi" dedi, bir resim gösterdi, sarışın, tombik yanaklı, sevimli yüzlü bir kız, gözleri yeşil mi mavi mi tam seçemiyorum, bizim haytayla kol kola, baş başalar..
"abi? hayırdır? yenge?"
"aynen" deyip güldü biraz utanmış bir şekilde, fotoya bir daha baktım, kız baya sarı, dedim "nereli abi?"
"kanada, sarah"
ben her an gülmek üzere, böyle nasıl tarif edeyim, hem şaşkın hem mutlu,
"vay vay anasını yaaaaeeeuw adamın kanadalı kız arkadaşı var olaya bakın
* " diye bastık kahkahayı, "neydi, sarah heh.."
*
"tamam len utandırma"
"e nasıl anlaşıyonuz baba?"
"olm biliyoruz lan bir şeyler, hepten davar değiliz"
"valla iyi güzel de, işte, ne biliyim, biz aynı dili konuştuklarımızla bir araya gelemiyoruz malum, bilirsin, hatırlarsın ;p"
":) orası öyle tabi ama, farklı orada yani, buradakinden daha geniş düşüncelileri, şahsen biz gayet simple present tense tanıştık, bir kaç gün biraz gezindik ettik, oldu yani.."
hımm..
şimdi bu demek oluyor ki, şu "abii yabancı kızlar dakkada veriyor yaa, onların hayatı gibiş, buradakiler kezban, türk kızları gitsin, rus kızları gelsin" tarzı efsaneler gerçekti.. öyle miydi?
şimdi, tamam okan benim samimi arkadaşım, kardeşim ama adama da "gibişiyonuz mu?" diye soramam aq..
bu benim biraz düşüncelere daldığımız görünce, sordu,
"noldu lan, bana da arkadaşını ayarla aga mı diyecen?" deyip güldü.
"yok abi, ya, şeyi diyorum, hani öyle çabuk sevgili olmuşsunuz filan, dedim şu hani yabancı ülkelerdeki ilişkiler filan türkiyeye göre daha kolay efsanesi doğru mu? gibisinden düşünüyorum"
"ya, kolay olmasına kolay da, şöyle kolay, yani belki de bana öyle denk geldi bilemem ama, öyle kasma olayı yok yani, biz daha doğru dürüst anlamazken, birbirimizi beğendik işte, gülüşürken dolaşırken.. oluverdik. hani belki detaylarda anlaşabilsek, trip atıcaz ama, henüz o kadar kelime zenginliğim yok
* "
ben gene "vay" dercesine gülerek baktım,
bu,
"ama şey doğru değil mesela, öyle hani, pompa mompa muhabbetleri (biraz kızardı) biz daha yapmadık en azından
* "
benim yüzüm artık nasıl bir "cevabını almış" ifadesine büründüyse, bu gene konuştu,
"amk başından beri bunu soracaktın demi? te dıbına koyim senin yavşak ya, bir adam hiç mi değişmez
* "
gene yattık yerlere..
okan abi.. okan..
helal olsun kardeşime,
bak, aradığı mıdır bilmem, ama bulmuş da birilerini.. adam mutlu yani.. yakışır..
biz böyle güle konuşa geceleri günleri geçirirken,
bir akşam buna, arada aklıma geldikçe beynimi kurcalayan şeyi sordum,
"abi, sen bana bir şey anlatacaktın hani, evvelden, şu benim ayşen i bankanın önünde gördüğüm gün hani.. sonra bir iki defa daha konuşacaktık, bir türlü açılmadı konu, neydi o merak ettim lan.."