1. 51.
    -1
    içimizde yer etmiş olan güven ihtiyacını giderebilen yegane insanın fiilen yanında, yakınında olması ancak manen bu ihtiyaca cevap veremeyecek kadar uzaklarda, kendine ait başka bir dünyada yaşaması halinde asla giderilemeyecek bir özlemdir. içinde yaşadığımız kültürden öğrendiğimiz baba figürünü hiç bir zaman görememektir babayı özlemek. evet bir baba vardır bu kadar işte sadece vardır. öyle bir baba ki, sizin ona ihtiyacınız olan her yerde, her durumda asıl onun size ihtiyacı vardır. bunu bilerek ve bu durumun asla değişmeyeceği gerçeğiyle yaşamak zorunda olmak en az içinizdeki özlem kadar acıtır insanın canını. keşke bir kere kızsa, bağırsa, dellense de koşup boynuna sarılsan.bir kere de herhangi bir yere gitmene izin vermese,.. ama yok işte olmadı, olmuyor ve olmayacak.her adımını atarken hep kendin karar vermek zorunda kalmak, hiç bir zaman arkanda kapı gibi bir babanın olduğu hissini yaşayamamaktır babayı özlemek. acaba hangi bölümü seçsem, hangi üniversiteye girsem, okul biter sonra başlarsınız acaba iş aramaya nerden başlasam, bu şirket nasıldır acaba işe başlasam mı,..karar vermeniz gereken her konuda her seferinde büyük bir umutla sorarsınız ama sonuç değişmez alacağınız cevap aynıdır, içten bir "sen bilirsin kızım" ama diyemezsin artık ben bilmek istemiyorum. içinizde fırtınalar kopar "lütfen baba bişey söyle, gitme de, kal de" ama demez işte diyemez. kendi dünyası ile o kadar meşguldir ki kafası sizin ne demek istediğinizi bile tam olarak anlayamaz.ama bu durumdan dolayı onu asla suçlayamazsınız çünkü bilirsin ki bu durum onun da kendi tercihi değildir. eğer ki şartlar daha farklı olsaydı, hayat ona daha farklı davransaydı ve sağlığını kaybetmeseydi dünyanın en iyi babası olacaktı. hayat bir baba ve kızına atabileceği en büyük kazığı en başından atmıştı zaten ve artık telafisi mümkün değildi.
    zaman zaman babanızın anlamsız yere ağladığına şahit olursunuz bilirsin ki o da üzülüyor ama elinden birşey gelmiyor. kimbilir belki o da baba olmayı özlüyordur.
    ···
   tümünü göster