+3
"bilgiye ulaşmak fedakarlık ister, fakat ilk adımda bu denizde yüzecek ciğerlere sahip olduğumu düşünmek bilgi denizinde yüzmeye kalkışan acemi bir kişi için bile ziyadesiyle zayıf bir düşünce olurdu dolayısıyla ilk anlardan başlayarak hatta belki ilk gün bir karış dalarım denize, bilgiyi elde etmede itici gücüm olan ciğerlerim yani azmim geliştikçe bir sonraki gün daha da derine inerim ben de..nihayetinde bir damla kolonya'nın tüm odaya yayılışı gibi azmimle fethederim o denizi.. sözün özü bilgi elde edilmesi kolay olmayan ve dahi zamana ihtiyaç duyan,zor ancak imkansız da olmayan zaman'a ve gerçek manada isteğe ihtiyaç duyan, boğuldukça nefes alabileceğiniz uçsuz bir denizdir, öğrendikçe sahip olabilirsiniz bu denize,bu açıdan bakıldığında kimi bir bardak suya, kimi göllere, kimi denizlere, kimi ise bir okyanusa sahiptir aradaki farkı oluşturan şey ciğerlerimize doldurabileceğimiz havanın mikdarı açıkça söylemek gerekirse öğrenmeye duyduğumuz arzunun büyüklüğüdür, bilgi denizse insan ise büyüme yetisi sonsuz olan bir balıktır..
"doğumumuzda boş bir levhayızdır belki ancak nefes alma yetisi öğrenebilme yeteneği olan bir "balık" olarak geliriz alem'e deyim yerindeyse, dünya olay ve olgulardan oluşmuş olsa da "öz" denilebilecek şey bilginin kendisidir.. bildikçe haberdar oluruz, bildikçe üzülürüz, bildikçe severiz, bildikçe güler ağlarız,bu bakımdan bilgi duyarlılıktır, sevgidir,aşktır, hüzündür,üzüntülerimizdir..en derinimizde sakladığımız hatıralarımız bile en nihayetinde hafızamızda gizlediğimiz bilgilerdir..hal böyleyken "bilgi" kavramı mümkünlük açısından ihtiyaçlarımız, bakış açımız, isteklerimiz ya da hayallerimiz ışığında her ne kadar sınıflandırılabilir olsa da gerçek boyutuyla ele alındığında somut bir büyüklük açısından "deniz" ile teşbih edilebilir. (örneklenebilir, benzetilebilir.)..dünya bilgiler denizinden olmuş halde iken,ve bu bilgi denizi insanı çepeçevre kuşatmış iken yani insan bu denizin içindeki balık olmuş durumdayken bilgi insan için bir gereklilikten de üst konumda bir mecburiyettir ancak kaderini dahi değiştirme lüksüne sahip olan ve yaratılanların en üstünü derecesinde bulunan insan bilgiyi elde etme yahut etmeme lüksünü elinde bulundurabilir, ancak bilgi bir deniz etrafımızı kuşatan bir dünya ve bizler de bu denizin içindeki balıklar isek bilgi edinmemeyi, öğrenmemeyi reddetmek yani temsili haliyle nefes almayı reddetmek ne derece doğru olacaktır? işte bu sorunun cevabı bilgi denizinde "nefes alma"nın yani öğrenmenin gerekliliğini ve usulünü açık bir biçimde göz önüne seriyor.. insan için bilgi denizdeki balık'ın nefes ihtiyacı kadardır.. bunu elde etme yöntemlerimiz yani bu denizde yüzmeye başlama bu denizde tecrübe edindikçe yol aldıkça daha da derinlere dalma usulümüz ise kişiliğimize, beklentilerimize,yeteneklerimize ve bilincimize ve hatta dünya görüşümüze göre yapılanmalıdır zira herkes şuurunca öğrenir, bilir,kabullenir ve herkes karşısındakinin "bilebildiği" kadardır... "
Tümünü Göster