1. 476.
    +44
    bir de bazı tipler var, arada atıp tutuyorlar kafede işte yok benim buyum var, şuyum var diye. sanki alkent 2000'deki tripleks villalarda işadamları ve sanayicilerle oturuyoruz da, birbirleriyle servet yarıştırıyor zütverenler. geçen anlatıyor çulsuzun biri bende 4 tane otobüs var, kamil koç'a bağlı olarak seferlere çıkıyorlar falan diye. dayanamadım döndüm arkamı, bende de 2 tane üç katlı otobüs var amk dedim, asansörlü hem de. apıştı kaldı züt. bi de o akşam kafeye dışarıdan bi milli piyangocu girdi, izin almış güvenlikten bilet satabilmek için. baktım herkes alıyor, ben de alayım dedim. dayı dedim, ver bakalım bi bilet. uzattı desteyi. sen kendin ver uğurlu ellerinle dedim. amk diğer elini bi uzattı; meğer adam çolakmış, 3 adet parmağı var. uğur bu olsa gerek. dedim iki tane daha ver bari, şansa inanırım. enteresan şeyler beni buluyor hep ya da belki de ben enteresanım biraz, bilmiyorum. bu konuda tam olarak emin değilim yani. eve çıktım sonra, bi duble rakı doldurdum. boş boş konuşup birbirine hava atan muallakler kadar değil de, bilet satıp geçinmeye çalışan çolak piyangocu kadar içindeydim hayatın. sonra bi sigara yaktım ve derin bir nefes alıp pencereyi açtım. dışarıdan gelen serin havayla dağılmıştı duman bazen dağılıp giden zihnim gibi
    ···
   tümünü göster