1. 1.
    +4
    sanat insanın özgürlüğe kanat çırpışıdır.
    mevlana'nın hayatı bir kale zindanında hapsedilmiş olmaya benzeten metaforu üzerinden gidecek olursak sanatla sorunu olanlara onun diliyle şöyle seslenmek gerekir.
    "kalenin duvarlarını yıkana kızılır mı hiç? o duvarlar seni özgürlüğe kavuşturmak için yıkılıyor"
    sanat kendisiyle sorunu olanlara bile onları yetenekleri doğrultusunda özgürleştirerek hizmet etmektedir.

    sanatın temel amacı öğretmek, eğitmek, eleştirmek veya değiştirmek değildir. ama sanatın olduğu yerde bütün bunlar kaçınılmaz olarak ortaya çıkar.

    öğrenmek istemeyen, eğitilmeye yanaşmayan, eleştiriye gelemeyen, değişiklikten korkanlar için sanat her zaman bir tehdit ve tehlike olarak algılanmıştır. bunun dışa vurumu ya aşağılayıcı bir küçümseme veya alaycı bir kayıtsızlık veyahut yasaklama, kısıtlama, tahrip etme, taciz etme şekline dönüşen bir güç gösterisidir.

    bu neden böyledir? insan faydanın ve çıkarın peşinde koşmaktan çürümüş ruhuyla hayatı; av ve avcı, avlanmak ve av olmak gibi basit ve ilkel iki temel dürtüye oturtarak bütün dünyayı vahşi bir ormana çevirmiş olmaktan yorgun değil mi? bitkin değil mi? gidecek hiçbir yeri kalmamış, bütün çıkış yollarını kapatmış olmaktan çaresiz değil mi? kutsalı bile paraya çeviren düzeneğin her günün yirmi dört saatinde her saatin atmış dakikasında bebekleri bile ayırmaksızın öldüren ve insan kanıyla beslenen bir vampire dönüşmesinin sonuçları ayan beyan ortada değil mi?

    bizi kuşatan kalenin duvarlarını yıkmadan bu cendereden kurtulmak mümkün değil.
    bencilliğimizin, kontrolden çıkmış şehvetin, şehvete dönüşmüş hırsın, kin, öfke ve hasedin, kan dökme, yok etme, bozma ve çürütme tutkusunun her biri bizi köleleştiren zindanın duvar taşlarıdır.
    ancak sanatın kanatlarıyla bu duvarları yıkıp özgürleşebiliriz. zaten özgürleşemez isek bir üst boyuta, daha da ötelere geçebilme niteliğimizi de ebediyen kaybetmiş olacağız.
    ···
   tümünü göster