1. 176.
    0
    ilısu baraj projesi hukuksal açıdan da 'sakıncalı' bir proje. 5863 sayılı "kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu"nun 9. maddesine göre, 'kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu alanlarda yapılacak her türlü inşaa ve fiziki müdahale yasak.' dolayısıyla baraj inşaası kanuna aykırı. aynı kanunun 65. maddesi, kültür varlıklarının bulduğu alanlarda yapılacak her türlü inşai ve fiziki müdahaleyi suç sayıyor. türk ceza kanunu'nda ise bu suçun 2 yıldan 5 yıla kadar cezai müeyyidesi bulunuyor.
    açılan davalar
    yasalara aykırılığı nedeniyle, sivil toplum örgütleri baraj projesine karşı şimdiye kadar çeşitli davalar açtı. bunlardan ilki, avukat kemal vural doğan tarafından, 'ilısu baraj projesinin iptali istemiyle' ankara i̇dare mahkemesi'nde açıldı. ancak mahkeme yetkisizlik kararı vererek davayı diyarbakır i̇dare mahkemesi'ne gönderdi. bu mahkeme de görevsizlik kararı vererek dosyayı danıştay'a gönderdi. danıştay ise, davanın açıldığı yer olan diyarbakır'da görülmesi gerektiği gerekçesi ile iptal kararı verdi. böylece açılan ilk davada süreç durdu, sürüncemeye kaldı.
    avukat murat cano ve prof. dr. zeynep ahunbay tarafından ai̇hm'de açılan dava ise, 'ahunbay'ın hasankeyf'te yaşamadığı ve barajdan etkilenmeyeceği' gerekçesi ile kabul edilmedi.
    mardin valisi mehmet kılıçlar'ın geçen yıl adana'da yayın yapan akdeniz gazetesi'ne verdiği bir demeçte, "ilısu barajı'na karşı çıkanlar terör örgütü ve yandaşlarıdır" demesi de dava konusu oldu. 19 mart 2007 tarihinde girişim adına, "basın kanunu" çerçevesinde vali kılıçlar hakkında diyarbakır cumhuriyet başsavcığılı'na suç duyurusunda bulunuldu. daha sonra açılan dava bu da devam ediyor. hasankeyf'i yaşatma girişimi sekreteryası'nda yer alan avukat gamze yalçın bu davanın gerekçesini ise şöyle açıklıyor: "girişime üye 71 kurum var. bunların arasında hukukçular arkeologlar, tarihsevreler, çevre dostları, birçok akademisyenler var. sayın mardin valisi'nin bunların hepsini terör örgütü yandaşı ilan etmesi bizim açımızdan çok üzücü bir durumdu."
    başka bir dava ise hasankeyf gönüllüleri derneği adına kültür ve turizm bakanlığı'nın çıkardığı 'i̇lke kararı'nın iptali' için açıldı. i̇lke kararı'nın, 'baraj yapılan alanlarda kültür ve tabiat varlıklarının yerinde korunması, başka bir yere tanışması veya belgelenerek sular altında bırakılması' gibi 3 seçenek sunduğuna dikkat çeken av. gamze yalçın, i̇lke kararı'nın en tehlikeli yanının 'kültür ve tabiat varlıklarının belgelenerek sular altında bırakılması'na ilişkin madde olduğuna dikkat çekiyor. i̇lke kararı'nın 2. ve 3. maddelerinin iptali istemiyle danıştay'da açılan dava devam ediyor.
    ilısu barajı ile birlikte mağdur olacak vatandaşlar için de hukuk yolu açılacak. topraklarının kamulaştırılması işleminin başlaması esnasında vatandaşlar ya kamulaştırma bedelini kabul edecekler, yada kamulaştırma bedeline karşı iptal davası açabilecekler. kamulaştırma işleminin ileri safhalarda başlaması bekleniyor.
    türkiye'nin önüne konulan şartları kimse bilmiyor!
    baraj için dış kredi veren ülkelerin kredi karşılığında türkiye'nin önüne koyduğu şartlar ise bilinmiyor. şartlar kamuoyundan gizlendiği için, türkiye'nin bu şartları ne düzeyde yerine getirildiği de takip edilemiyor. bu durumda, türkiye'nin verdiği sözleri yerine getirip getirmediğinin takibi de sadece kredi veren ülkelerin insafına kalıyor.
    hasankeyf'i yaşatma girişimi'nin, "bilgi edinme kanunu" çerçevesinde bu şartları öğrenmek için yaptığı başvuruya ise bugüne kadar yanıt verilmedi. mevcut durumda uluslararası hukuktan çok fazla bir beklentilerinin olmadığını söyleyen av. yalçın da ilısu barajı'nın yol açacağı zorunlu göçün, büyük kentlerde suç oranlarının artmasına yol açacağının altını çiziyor ve ekliyor, "baraj hasankeyf'i içine alana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. çünkü proje anayasa'ya, iç mevzuata, uluslararası mevzuata aykırı."
    ilısu'nun alternatifi var mı
    böylesine büyük bir yıkıma yol açacak barajın çeşitli alternatifleri var. üstelik güyendoğu anadolu bölgesi'nin iklimi ve coğrafik yapısı bu alternatiflere oldukça müsait. hasankeyf'i yaşatma girişimi'ne üye kurumlardan olan elektrik mühendisleri odası (emo) diyarbakır şubesi'nin de bu yönlü sunduğu alternatifler var. emo genel olarak elektrik üretiminin, 'ucuz ve ülkenin öz kaynakları olması' nedeniyle hidroelektrik santrallerden elde edilmesine karşı değil. ancak ilısu'yu, 'çok boyutlu sorunları' nedeniyle diğer barajlardan ayırıyorlar. hatta yol açacağı sonuçlar bakımından ilısu'yu, insanlığın geleceğini tehdit edecek 'nükleer santrallere eşdeğer olumsuzlukta' buluyorlar.
    emo diyarbakır şube başkanı nedim tüzün, 'kaybettirdiklerinin kazandırdıklarından çok fazla olması' nedeniyle ilısu'ya karşı olduklarını ifade ediyor. yani enerji için 'her yol mübah' yaklaşımını onaylamıyor ve projenin gözden geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.
    yüzümüzü güneşe dönersek
    güneydoğu anadolu'nun, türkiye'de en yoğun güneş alan bölge olduğuna dikkat çeken tüzün, güneş enerjisinin günümüzde ısıtma ve enerji üretiminde çok önemli bir alternatif kaynak olarak değerlendiriyor. yani yüzümüzü güneşe döndüğümüzde, belki de tarihimizi bizden çalacak ilısu barajı'na hiç ihtiyaç kalmayacak.
    yine şu anda türkiye'de teknik olarak kullanılabilecek 10 bin megawatt'ın üzerinde rüzgar potansiyeli var. ancak bunun sadece binde 2'leri kullanılabiliyor. yani rüzgarın gücü de bu çağda önemli alternatif enerji kaynaklarından biri.
    avrupa'da uygulanan hidrojen gibi çeşitli alternatif enerji üretim yöntemleri de var ancak türkiye'deki yasal mevzuat halen bu tür yatırımlara tam anlamıyla uygun değil. aynı zamanda 'serbest piyasaya geçiş' adı altında elektrik piyasası da oldukça problemli bir dönemden geçiyor. tüzün, bu tıkanıklığın önünün devlet tarafından açılması ve bu tür yatırımların desteklenerek teşvik edilmesi gerektiğini belirtiyor. özetle, alternatif enerji üretimi için de temel görev devlete düşüyor.
    tasarruf ve tamir bile hasankeyf'i kurtarabilir!
    emo'nun, alternatif enerji üretimi dışında da önerileri var. oldukça basit önlemlerle de ciddi oranda enerji tasarrufu sağlanabiliyor. örneğin, türkiye'de şu anda dağıtımı yapılan elektriğin yüzde 10'u kayıp+kaçak olarak belirlenmiş. bu enerji miktarı da 3 tane ilısu barajı'na eşdeğer. yani, ilısu'ya yatırılacak para iflas etmiş elektrik sisteminin tamirine yatırılsa, ilısu'ya gerek kalmayacak.
    basit bir öneri de şöyle; türkiye'de 23 milyon mesken abonesi bulunuyor. evlerde şu an kullanılan normal aydınlatma armatürleri yerine, tasarruflu armatürler kullanıldığında ortaya yaklaşık 2,5 milyar kilovatsaat enerji çıkacak. bu da hemen hemen ilısu'nun üreteceği enerjiye eşdeğer. üstelik bunun maliyeti de en kötü ihtimalle 50 milyon euro'yu buluyor. emo'nun diğer önerisi ise, devletin daha küçük hidroelektrik santralleri'ne (hes) yönelmesi.
    turizmin geliştirilmesi de önemli bir alternatif olarak duruyor.
    alternatiflerin listesi böyle uzayıp gidiyor ancak, hükümetin kulağı bu önerilere tümüyle
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster