+47
-6
kısa boylu bi komşumuz vardı aynı blokta oturduğumuz, asansöre binerken bi mevzu yaşamıştık; bahsetmiştim ondan. bi akşam arkadaşlarla muhabbet ediyoruz evde, hadi dediler bari aşağı inip tenis kortunda maç yapalım, bi ter atarız. tenis kortu çok amaçlı olarak kullanılıyor sitede. içinde minyatür kale var iki tane. adı tenis kortu zaten, başka herşey yapılıyor. roger federer kim diye sorsan traktör derler burada amk. birkaç özenti dışında tenis oynayanı görmedim bugüne kadar. onlar da hava olsun diye oynuyor kevaşeler, iki kere denk geldi de baktım, topa sanki balkonda halı dövermiş gibi vuruyorlar raketle.
neyse, biz dört kişiydik. sahada üç kişi daha vardı boş duran, onları da dahil ettik maça. 1 kişi ekgibti, bi baktım bizim kısa komşu oradan bize bakıyor. gelsene birader dedim, maç yapıyoruz. geldi tabi hevesle. dedim karşı kaleye geç sen. ben kaleci olmam dedi. iyi dedim, seni forvet yapalım, kafa topuna çıkarsın amk. te allaam ya, geçeceksen geç kaleye yoksa çık sahadan dedim. iyi madem deyip gecti kaleye. birisi yorulursa ileri geçerim diye düşündü belki de bilemiyorum. ama uyuz oldum bine. karşı kaleye ataklarla saldırıyorduk. bi ara boş bulundum, gol atma fırsatım varken al ulan muallak deyip zımbaladım bunu topla bilerek. göğsüne geldi top, zaten küçücük bişey adam, topla kaleye girdi amk. arkadaşlar koştular, buna nefes aldırdılar falan. sonra çıktı bu sahadan devam edemicem diye. biz de yorulmuştuk, eve çıkıp biralama yaparız dedik. baktım bu sahanın kenarında, gitmemiş bin, oradan bize bakıyor. baktıkça gülesim geliyor ama; böyle kaşlar düşmüş, sanırsın iki ünite kan vermiş de süzülmüş. çıktık sonra yukarı ve buz gibi biralarımızı içtik, biraz da eski kaşar kestim. o gece yine sahanın yıldızıydım, arada böyle ter atmak lazım diye düşünüyordum