o gece alp gitti...
teyzemlere bıraktı beni.
arkasından ne kadar baktım hatırlamıyorum ama hasta oldum, o gece.
eve girdim. facebooku açmak oldu ilk işim.
alp'e bakmak, sadece fotolarına ama...
teyze kızım, ablam şunu dedi.
"bu kim?, ne kadar hoşmuş?"
kim bilmiyorum abla ama görüşüyoruz dedim...
ben beğendim, adam gibi birine benziyor, nerde getirsene tanışalım.
(hoppala, dün ailem, bugün kuzenim, alp gitti, nasıl bu denli ciddileşebilirm ki kendi kendime?)
bakarız dedim ve fotoğraflarına bakmaya başladım.
yola çıkıyorum diye telefon etti, vardığımda arayacağım...
tamam dedim, sesi çok pozitifti, sanki o kıza gitmiyordu? sanki arkasında birini bıraktığını bilerek gidiyordu? sanki bir an önce bana dönmekti niyeti.
vardığında aramadı, telaşlandım...
ama kendime verdiğim sözü tutmak adına aramadım da, o gün geçmek bilmedi, akşdıbına beni aradı.
sana bir şey diyeceğim dedi, sinirli miydi, hırslı mıydı bilmiyorum.
telefon etmeni beklemiyordum açıkcası ama buyur dinliyorum.
ben senle olmak istiyorum ama bir şartım var dedi.
şart?! diye şok oldum ve telefonu kapadım.
sakinleşip tekrar aradım.
şartını dinliyorum, kabul edebileceğim bir şeyse hay hay yaparım, ama kabul edemezsem üzgünüm şartını hiçe sayarım dedim.
yapabileceğine inanıyorum açıkcası, dedi.
nedir? dedim.
sigarayı bırakacaksın (eyvallah bıraktım zaten)
kilo vereceksin.
dumur oldum, daha 1 haftadır tanıdığım adam, bana bu lafları edebiliyordu, bir anda dellendim.
haddini bil, sınırlarıma müdahale edemezsin, diyip telefonu kapadım.
özellikle bekledim yazmak için, hak savunucularını rahatsız edecek bi konu var son postumda... ama rahatsız olmadılar demek bu sefer. ilginç... neyse.
devam...
telefonu kapadım ve ablamın yanına oturdum.
dedim böyle böyle kilo ver ve sigarayı bırak diyor.
bu kanıma dokundu. neden mi?
1 haftadır köpekler gibi alt alta üst üsteyiz bu adamla, beni çırılçıplak gördü... o zaman her şey iyi hoştu... şimdi kiloma takıldı.
demek romeo ayakları yalanmış dedim kendi kendime... ben bir et parçasıymışım dedim... kaldıramadım. hazmedemedim.
kilomu bunu dile getirecek kadar takmış kafasına demek ki baya rahatsız, hayır ben cesaret edemezdim, mesela seninde pipin küçük demeye... diye düşündüm.
haksız mıydım?
belki haksızımdır... belki altında başka bir düşünce var ama aklım bir türlü pozitife doğru yönelemedi.
kesin dedim, o kızla görüştü, kız bunu sallamadı bile... o da elinde olana yapışma kararı aldı ama kendi istediği şekle sokmadan bu yapışmaya katlanamayacağını düşündü. her fikrim kendimi iyice küçük düşürmeme sebep oldu...
aradım.
beni yanlış anladın dedi.
bak alp, seni seviyorum evet... ama sen, sensin; ben de ben... ben nasıl senin fiziksel sınırına saygı duyup müdahil olmuyorsam sen de benimkine olmayacaksın.
ben kilo veririm problem değil, ama sen bana bunun gerekçesini en dürüst halinle anlatacaksın.
ve ne yazık ki, aklımda o kızla görüştüğün, negatif yanıt aldığın... bu yüzden bana yanaştığın gibi çok da hoş olmayan bir fikir var.
+ bak marca, kızla görüşmedim, meşgulmüş bana vakit ayıramazmış (yanılmamışım, reddediliş var bunun altında)
ben sigaradan hoşlanmam, bunla sıkıntımız yok anladığım kadarıyla? (evet)
kilo meselesi ise şu, ben çocuğumun annesinin benden önce ölmesini kaldıramam, bunu görmek ve yaşamak istemiyorum, bu yüzden sağlıklı yaşayacağız birlikte...
bu, böyle insanın özgüvenini baltalayan bir mevzunun öyle güzel romantize edilmesiydi ki... reddedemedim.
söz verdim, kilo vereceğim.
kipritçi
* devam etmeye çalışıyorum.
ugg : hikaye karışık çok, son postta ben de senle aynı kafa karışıklığını yaşadığımı anlattım aslında.