1. 76.
    +1
    @101 Oda şaibeli Hadislerin cogu gercek degıl sahi- olanları harıcı guvenemıyoruz.bak olayın kısası bu

    "hz. enes anlatıyor: ukl veya ureyne kabilesi halkından sekiz kişilik bir grup medine’ye gelip hz. peygamber (a.s.m)’e biat ederek müslüman oldular. bir müddet sonra medine’nin havası onlara dokundu ve hasta oldular. şikâyetleri üzerine hz. peygamber (a.s.m), çobanlarıyla birlikte medine’nin dışına çıkıp, develerin sütlerinden ve sidiklerinden içmelerini öğütledi. adamlar bir müddet devlerin süt ve sidiklerinden içtiler ve sağlıklarına kavuştular. derken, çobanları öldürüp develeri önlerine katıp zütürdüler. olaydan haberdar olan hz.peygamber (a.s.m) birkaç adam peşlerine taktı ve nihayet onları bir yerde yakalayıp getirdiler. hz. peygamber (a.s.m) onlara hakkettikleri ağır bir cezayı tatbik etti. ellerini, ayaklarını kesti, gözlerine mil çekti ve güneşin altında ölüme terk etti... "

    hadisin tahlili:

    a. develerin süt ve sidiklerinin içilmesi:

    soruda “deve sidiği içmelerini öğütledi” ifadesi, bilerek veya bilmeyerek bir çarpıtmadır. çünkü, (yalnız sütün tavsiye edildiğini söyleyenler hariç) bütün rivayetlerde “süt ve sidik”den birlikte söz edildiği halde sütten bahsedilmemesi, yalnız sidiğin içimini ön plana çıkarmaya yönelik bir çaba olarak değerlendirilecektir. bu, ya bilgi ekgibliğinin ya da bir art niyetin ürünüdür.

    b. sidiğin içimi ile ilgili ifadedeki tereddüt:

    bu rivayetlerden anlaşılıyor ki, araplarda, bazı hastalıklar için develerin sütü / belki de sidiği bir çeşit ilaç olarak kullanma geleneği vardı.(bk. buharî, tıp, 57). nitekim hz. ebu zer’in anlattığı bir olayda da aynı tavsiyeler söz konusudur:

    “medine havası beni hasta etti. hz. peygamber (a.s.m), ‘git birkaç deve ve keçi-koyun sütünden (hadisin ravilerinden hammad: ‘sanırım; ve bir de sidiklerinden) iç’ diye tavsiyede bulundu.”(bk. ebu davud, taharet, 125).

    ebu davud, hadiste geçen ve “develerin sidiklerinden içmeyi” ifade eden cümlenin doğru olmadığını, bunu yalnız basra hadisçilerinin enes’ten yaptığı rivayetlerde yer aldığını ifade etmiştir.(bk.a.g.e.).

    nesaî’nin yaptığı bir rivayette de (humeyd’in enes’den yaptığı rivayette)yalnız süt içilmesi tavsiye edilmiştir.(bk. i̇bn hanbel; iii/107; nesaî, tahrimu’d-dem, 8)

    bununla beraber, develerin süt ve sidiklerinde değişik hastalıklara şifa özelliğine sahip unsurlar bulunduğuna dair ilmî çalışmalar da söz konusudur. doktorlar, bunların cilt hastalıklarına, bazı iç hastalıklara faydalı olduğunun tecrübeyle anlaşıldığını söylemektedir.(bk. mecelletu’d-dave, nisan, 1425/2004; sayı:1938).

    hayvan sidiklerinde sağlığa faydalı unsurların bulunduğunu kabul eden i̇bn sina’ya göre, bunlar arasında sidiği en faydalı olan, havası enfes olan arap badiyelerinde otlayan develerdir.(bk. i̇bn kayyım, zadu’l-mead, iv/47-48).

    c. su vermeyi engelleme:

    kaynağını belirttiğimiz yerlerde “biz onlara su vermek isteyince, peygamber (asm) bizi engelledi.” ifadesi yoktur. yalnız bazı rivayetlerde (buharî, vudu, 66) “su istiyorlardı, fakat su verilmiyordu.” mealinde bir ifade yer almaktadır ki, engelleyenin kimliği hakkında bir açıklık yoktur. i̇mam nevevî’in de belirttiği gibi, bu katillere su içiminin engellenmesini hz. peygambere (a.s.m) mal etmek için ortada hiçbir ifade ve delil yoktur. “biz onlara su vermek isteyince, peygamber bizi engelledi.” demek, açık bir iftira ve konuyu çarpıtmanın ayrı bir örneğidir.

    verilen ceza şekli:

    verilen ceza, hafif olmamakla beraber, canilerin hakkettiği bir ceza olarak adaletin ta kendisidir. çünkü onlar;

    a. müslüman olduktan sonra dinden dönmüş, bir / veya birkaç çobanı öldürmüşlerdir.

    b. çobanların gözlerine mil çektikleri için kısas olarak aynı cezaya çarptırılmışlardır.

    c. süt ve sidiklerinden istifade ettikleri ve şifa buldukları develeri gasp ettikleri /yol kesicilik yaptıkları, devlete isyan ettikleri, bozgunculuk çıkardıkları ve bu davranışlarıyla allah ve resulü (asm)'e karşı savaş açtıkları için el-ayak kesme cezasına çarptırılmışlardır. (bk. i̇bn hacer, fethu’l-bârî, x/141-143; xii/230-243).

    bazı rivayetlere göre katiller güneşin altında ölüme terk edilmeyip asılmıştır.(bk. nesaî, a.g.e).

    d. kur’an, şöyle buyuruyor:

    “allah ve resûlüne karşı savaşan ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri ya asılmaları yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. bu onların dünyada çekecekleri rezilliktir, âhirette ise onlara büyük bir azap vardır.” (maide, 5/33i).

    ve bu gibi konularda dikkatle kulak vermemiz gereken semavî / nurânî ses:

    “muhakkak ki, biz gerçekleri açıklayan âyetler indirdik. allah, dilediğini dosdoğru yola iletir.

    "niceleri: “biz allah’a ve peygambere inandık ve itâat ettik” derler de, sonra içlerinden bir grup buna rağmen arkalarını dönerler. i̇şte bunlar mümin değillerdir."

    "aralarında hükmetmesi için allah’ın ve peygamberinin hükmüne davet edildikleri zaman, bir de bakarsın ki içlerinden bir kısmı yüz çeviriyor."

    "ama hüküm kendi lehlerine gözükmeye görsün, tam bir itâat içinde koşa, koşa gelirler."

    "bunların kalplerinde bir hastalık mı var? yoksa imanda şüpheye mi düştüler? yahut allah’ın ve peygamberinin onlara haksızlık yapacağından mı endişe ediyorlar? doğrusu, onlar zâlimlerin tâ kendileridir."

    "aralarında hükmetmesi için, allah’a ve resulüne davet edildikleri vakit, müminlerin söyledikleri tek söz; “baş üstüne; işittik ve itâat ettik.” demek olmuştur. i̇şte kurtuluşa erenler bunl
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster