http://fizy.com/tr#s/1ah2i1
günler geçiyor..
ve git gide daha fazla yalnızlaşıyorum..
artık iyiden iyiye, öküz gibi gidip gelmeye başladım sınıfa..yurtta bile sanki bir soğukluk var insanlarda..ne bileyim, ya da bana öyle geliyor...
sanki herkes bana karşı cephe alıyormuş gibi..neden lan?
mineden ayrıldım diye değil ya? saçmalık..dünyada ilk terk eden sevgili ben miyim aq?
yurtta tolgayla makaramızı yapıyoruz yine nispeten..ama o okul... o sınıf... lanet olsun... ayaklarım geri geri gidiyor..
girmek, o sıralara oturmak..o suratlarla karşılaşmak bile istemiyorum lan...
sınıfın 65 kişi olduğunu düşünürsek, e zaten 45 tanesiyle filan neredeyse hiç muhabbetim yok..bazısının daha adını bile bilmiyorum aq..
nilay ve kızlar grubu benle iletişimi kesmiş durumda..serhat ve adamlarıyla takılıyorlar artık..serhat ve adamları sınıfın playboy u olma yolunda zütlerini var güçleriyle yırtmaya devam ediyorlar..
ceren filan deseniz, hatun benle o geceden beri göz göze bile gelmek istemiyor lan..gözlerini kaçırıyor sürekli..hani bu zamana kadar gibimde değil ama, o kadar yalnız kalmışım ki, artık onu bile farketmişim..
ebru da aynı sayılır..aslında o da yalnız gibi..tek gibi sanki ama sonuçta kızlar her zaman birbirini tutarlar..hele bir de sınıfta çoğunluk olduklarını düşünürsek... zaman zaman başka kızlar ve kız gruplarıyla takıldığını görüyorum..
necati de safın teki zaten..iyi çocuk ama..nereye çeksen oraya gidiyor işte aq..şu aralar o da big king serhat ın güdümünde..göz göze gelmemiz halinde selam vermeyi çok görmüyor sağolsun..
bense tüm bunları gözlemlerken, adeta bir hayalet gibi, aslında olmayan şeylerle kendine bir dünya kuran bir ruh hastası gibi, bedeninden çekilmiş, hissizleşmiş bir ruh gibi dolanıyorum..oturuyorum..izliyorum... sanırım kafayı yiyorum..
beyler gerçekten çok zor günler geçirdim..
tamamen yapayalnız, insanları bana sırt çevirdiği ( ya da benim öyle sandığım) zor... ve acı günler..
bir ara ciddi anlamda sıyırdım..bir gün..
yine böyle muhabbetsizlikten ve karamsarlıktan zütümün gibildiği bir gün... öğleden sonra ders amfide.. amfiye girdim..kapı önünde lak lak eden erkek grubunun orada yokmuşum gibi davranmış olmasını pek yadırgamadım... bir kaç adım attım... yanından geçtiğim insanların yüzlerine baktım... beni görmediler..sonra nilayı gördüm... o da beni gördü eminim... ama gözlerini kaçırdı her zamanki gibi... amfinin basamaklarını tırmandım... sırasının yanından geçtiğim insanlar, beni umursamadılar bile... bir kaç basamak daha... gözlerim sınıfı taraya taraya... göz göze geldiğim herkes, ama herkes, neredeyse tepkisiz, başka yöne çevirdi bakışlarını...
orada olduğuma, yaşadığıma..bir varlığa sahip olduğuma dair, en ufak bir kanıt bile yoktu beyler?? yoktum ben?..ölüydüm?..ya da gördüğüm tüm bu insanlar yoktu aslında, hepsi benim sanrılarımdan ibaretti..
gidip en tepedeki sıraya yalnız başıma çöktüm..midemin bulandığını hissediyordum... gözlerim yaşarmıştı... içime, bir sel baskını şiddetiyle hınç dolarken..sessiz çığlıklarım cayır cayır yankılanıyordu içimde.."neden lan?? neden?? nedeeeeeeeen!! ne yaptım ben? ne yaptım da kaybettim her şeyi mi? vardıysa bir suçum, bunun cezası niye şimdiydi? sanki bir tek ben işlemişim gibi!!!"
başım dönüyordu..dünyadaki cehennemim, o gün artık dayanmanın çok çok ötesinde bir sıcaklıktaydı..
yerimden kalktım tekrar.. sert, kararlı adımlarla (ve yine kimse tarafından giblenmeyerek) amfiden çıktım... neredeyse koşar adımlarla tuvalete doğru ilerlerken, bir zamanlar "öteki ben" in işkencelerine maruz kalmış olan naif kişiliğim haykırmaya devam ediyordu "neden? neden hep ben?"